KENDİLİKNESNESİ
Diğer kişinin yani dışsal nesnenin, kişinin kendiliğinin hizmetinde olduğu narsisistik bir ilişkidir. Kendiliknesnesi işlevleri doğuştan gelmez bu ilişki içinde gelişir. Bu ilişkiyi kuran, benlik işlevleri yerinde olan, sevebilen ve empati yapabilen bir annedir. Kohut tarafından 1968’deki “Narsisistik Kişilik Bozukluklarının Psikanalitik Tedavisi” başlıklı makalesinde tanımlanmıştır[1]: Narsisistik aktarımda hasta analisti arkaik kendiliknesnesi olarak görür. Kendiliknesnesi ilişkisi, narsisistik aktarımın temeli olan bir saplanmayı gösterebilir. Narsisistik nesne ilişkisi nesneye sevgi yatırımı yapılmasını engeller. Kohut kendiliknesnesinin kendilikten ayrılamayacağını, varoluşsal bir ilişki ve kaynak olduğunu öne sürmüştür. Kohut, kendiliknesnesi terimini, kendiliği ayakta tutan bir bileşen olduğunu göstermek için iki kelimeyi birleşik biçimde (selfobject) kullanmıştır. Kendiliknesnesi, arkaik ya da olgunlaşmış halde, geçmişteki bir hatayla ilgili ya da gayet uygun olabilir.
Kohut, boşluk ve umutsuzluk yaşayan hastalarda kendilik hissinin gelişimini bozan çocuk-ebeveyn ilişkilerini (daha sonra kendilik ve nesne olacak olan) araştırmıştır. Kendiliğin dürtülerden ziyade deneyimler ile geliştiğini öne sürmüş, benliğin deneyimleri örgütleme işlevine değinmemiştir. Kendiliği, kişiliğin merkezine koymuştur. Kendilik kişinin, “kendisiyle” ve “dünyayla” ilgili öznel algılamaları, hisleri, düşünceler ve tutumları içeren “öz”üdür. Bunların kişiye mi dış dünyaya mı ait olduğunu benlik ayırt eder. Anne, destekleyici benlik işlevleri ile çocuğun bu ayrımı öğrenmesini sağlar.
Kendiliknesnesi; kendilikte birlik, güçlülük, dayanıklılık, özgüven, denge ve özsaygı dengesini sağlayan canlı ya da cansız bir nesne ile kurulan ilişkidir. Arkaik ve patojenik formlarında kendiliknesnesi ile ilişki bozulursa kendilikte dağılma, bütünlük hissinin kaybı, zayıflık, zedelenme, güvensizlik ve aşağılık hissetme duyguları deneyimlenir. Kendiliknesnesi ilişkisi daha çok ihtiyaç temellidir, benliğin bekleme kapasitesi düşüktür ve uyaran kaygısı hissedilmez. Kendiliknesnesi ilişkisinden kendilik ve nesne kaynaşır, iç içe geçer. Benliğin ayrıştırma işlevi ya henüz gelişmemiştir ya da gerileme nedeniyle bozulmuştur.
Benlik güçlenip kendilik ve nesne ilişkisi olgunlaştıkça, kendilik ve nesne, arzu ve ihtiyaç daha iyi ayırt edilir ve yönetilir, bekleme kapasitesi ve uyaran kaygısı işlevsel bir biçimde etkindir. Nesneden ayrılma yas tepkisi ortaya çıkartır. Nesne ayrıştığında artık nesne ile çatışma yaşanabilir. Kendiliknesnesi ile çatışma yaşanamaz, çünkü kendiliknesnesi benlik gelişiminin yeterli olmadığı ya da gelişmediği durumlarda vardır. Kendiliknesnesinin kaybolması çaresizlik ve dağılma hislerini tetikler. Kendilik yapılanmadıkça benlik, benlik yapılanmadıkça kendilik sağlıklı bir gelişim gösteremez.
Çocuğun kendiliknesnesi ihtiyacı annesi tarafından karşılanır. Burada annenin empati yeteneği önemli rol alır. Empati yapabilme benliğin bir işlevidir. Empatik anne, çocuğunun kendiliknesnesi ihtiyaçlarını sezer ve çocuğunun kendiliği zarar görmeden karşılar. Böylelikle çocuk şu işlevleri içselleştirir[2]:
- Kendilik deneyiminin karmaşıklığına rağmen dayanıklılık veren bir bütünlük hissi
- Zamansal dalgalanmalara rağmen süreklilik hissi
- Gerilemelere rağmen girişkenlik ve başlatıcılık hissi
- Düş kırıklıklarına rağmen bir değerler ve idealler topluluğunu beğenmeyi ve takdir etmeyi sürdürme
Kendilik hissi, annenin kendiliknesnesi ihtiyaçlarını tekrar tekrar karşılaması ile gelişir. Çocuk zamanla bu ihtiyaçları kendisi karşılamaya başlar ve özerklik kazanır. Kohut’a göre kendiliknesnesi ilişkisi azalsa da tamamen yok olmaz.
Kohut, aynalama ve ülküleştirmeyi kendiliknesnesinin işlevleri olarak tanımlamıştır. Sonra aynalamayı: kaynaşma, ikizlik ve asıl aynalama olarak üçe ayırmıştır. Daha sonra ikizlik işlevini ayrı bir olgu olarak ele almıştır.
Aynalama; diğer kişiyle duygulanımsal uyum yakalama, onaylanma ve tanınmadır. Kohut’a (1971) göre, ebeveynin çocuğu aynalaması ile çocukta büyüklenmeci kendilik ve özgüven gelişir. Çocuk kendisini değerli hisseder ve değerli görüldüğüne inanır, özsaygısı artar ve saygı duyulduğunu hisseder[3]. Annenin benliğiyle birlikte çocuğun benliği, çocuğun kendiliğini tanır, onaylar ve kendiliğiyle uyumlu olur. Analizde ortaya çıkan ayna aktarımında narsistik hastanın büyüklenmeci kendiliği yeniden etkinleşir. Hasta asıl ayna aktarımında analisti ayrı bir kişi olarak görür ama bu ayrışıklık yalnızca hastayı aynalama görevi ile sınırlıdır.
İkizlik (twinsip ya da alter-ego); diğer kişiyle benzerlik hissi, paylaşılan ilgiler, duygular ve etkinlikler aracılığıyla aitlik hissini tanımlar. Çocuklukta ikizlik durumu benzerlik, ortaklık, birlik hissi verir ve mutlak yalnızlığın ve yabancılığın yaratabileceği korkudan korur. Annenin benliği çocukla benzerliklerine, ilgilerine, ortak duygu ve etkinliklere yatırım yapar. Annenin benliği, çocuğun düzeyine gerileyip onu taklit ederek onunla bir ikizlik oluşturur. İkizlik aktarımında hasta, analistin ikiziymiş, benzeriymiş gibi hisseder.
Ülküleştirme, önemli bazı kişilere hayranlık duyma, imrenme ve benzemek istemeyi ifade eder. Çocuk, kendiliğini geliştirirken, bütün, güvende ve dayanıklı hissetmek için tümgüçlü bir nesneye ihtiyaç duyar. Ebeveyn, her şeyi bilen, yapan, koruyan ve affedici tümgüçlü bir nesnedir. Diğer yandan anne de bebeğini ülküleştirir: Çocuğu, dünyanın en güzeli ve değerlisidir. Anne, kendini bebeğine adar ve onu “gözbebeği” yapar.
Aşırı heyecanlanma ya da uyarılma durumlarını dengeleyen tümgüçlü nesne, kendilikte özkontrol, özdisiplin ve özdenge gelişmesini sağlar. Bu üç işlev duygulanımsal regülasyonu ve deneyimin örgütlenmesini tanımlar. Bunlar, anlamlı hırsları ve amaçları gerçekleştirmek için gereken yeteneklerin gelişimini destekler. Çocuğun her döneme özgü kendiliknesnesi gereksinimleri vardır. Kendiliknesnesi gereksinimi karşılanmazsa çocuğun gelişimi bozulur, çocuk yaşam boyu bunu karşılamaya ya da eksikliğiyle karşılaşmaktan sakınmaya çalışır. Analizde analizan, aynalama, ikizlik ve ülküleştirme gereksinimlerini analistin doyuracağını ümit eder. Kendiliknesnesi ilişkisindeki aksaklıklar analizanda nefret ve düş kırıklığı yaratır. Diğer yandan analistin yorumları ve yapılandırmaları her halükarda eksik kalacak ve kendiliknesnesi deneyimlerini doyuramayacaktır. Buradaki engellenme katlanılabilir düzeyde olur ve iyi ele alınırsa dönüştürücü bir içselleştirme olacaktır.
[1] Agnes Oppenheimer, International dictionary of psychoanalysis, Ed. Alain de Mijolla, s. 1575, 2005 Thomson Gale, USA
[2] “Psychoanalytıc Terms & Concepts” Edited by Elizabeth L. Auchincloss, md and Eslee Samberg, md American Psychoanalytic Association, Yale University Press, New Haven and London.
[3] IPA Inter-Regional Encyclopedic Dictionary of Psychoanalysis, April, s. 231, 368, 440.