NESNENİN HALLERİ
İyi ve kötü nesne: Çok ilkel durumlarda ve preödipalde, ilişki kurulan nesne ya tamamen iyi ya da tamamen kötü niteliklere sahiptir. Yani özneye iyilik ya da kötülük yapma ve aynı zamanda benliği sevgiyle ya da düşmanca duygularla doldurma anlamında bir ilişki içinde olunduğu deneyimlenir. İyi ve kötü nesne tasarımları ile kurulan nesne ilişkilerinin dinamiklerini Klein yansıtma ve içe atma savunmaları üzerinden ortaya koymuştur[1]. Böylelikle nesne temel olarak ikiye "bölünmüş" haldedir, kendilikte ve hislerde de ikiye bölünme olur. Bu ikiye bölünmenin kaynağı hem nesnenin kendiliğe karşı tutumu hem de kendiliğin nesneye karşı hissettikleridir. Anne (nesne) tasarımı, bebeği doyurabiliyorsa, doyurma çabası gösteriyorsa iyi; doyuramıyorsa, çaba göstermiyorsa ve geri çekilmişse kötü olur. Bebeğin açlığı arttığında ve sürdüğünde saldırganlığını anneye yansıtır ve anne kötü olur. Kendilik tasarımı iyi olduğunda bebeğin iyi nesnesi olumlu özellikleri üzerinde toplar, nesne ülküleşir, sınırsız doyumun kaynağı olur. Bu, kendiliği sakinleştirir. Kendilik tasarımına korku, açlık, öfke gibi duygular egemen olduğunda bebek bunları yansıtır, nesne değersizleşir, tüm kötülüklerin ve zalimliklerin temsilcisi olur. Bu durum paranoya yaratır.
Bebek libidinal yatırımını yansıttığında anne iyi, saldırganlığını yansıttığında anne kötü olur. Önce nesne parçaları (meme, penis, kaka, bebek…) sonra da bütün nesne iyi ve kötü olarak bölünür. Benliğin bütünleştirme ve kendini tutma yeteneği, kaygıya toleransı arttıkça iyi ve kötü nesne tasarımlarını bütünleştirerek çifte değerlilik düzeyine ulaşır. Bu aşamada “nesne tasarımının sürekliliği” korunur. İyi ve kötü kendiliğin bütünleşmesi benliği güçlendirirken iyi ve kötü nesne tasarımının bütünleşmesi üstbenliğin oluşumuna katkıda bulunur.
İç dünyadaki kötü nesnelerin dışsallaştırılması ile yaşam boyu karşılaşılır.
Nesne parçası ve bütün nesne: Freud, dürtü bileşenlerini tanımlarken bu bileşenlerin gerçekteki/düşlemdeki beden parçaları ile bağlantısını da açıklamıştı. Nesne seçimi ya da nesne sevgisinden söz ederken bütün olan nesneyi kastetmişti (Laplanche ve Pontalis). Nesne parçaları arasındaki bağlantıyı da vurgulamıştı: çocuk=penis=kaka=para=hediye. Kadının penise sahip olma arzusunun nasıl bir erkeğe sahip olmaya dönüştüğüne değinir. Fetişizmi annenin penisine saplanan cinsel dürtü olarak yorumlamıştı.
Bebeğin algılama kapasitesi ve nesneyi farklı durumlarda farklı deneyimlemesi yüzünden hem deneyimleyen kendilik hem de deneyimlenen nesne önce parçalar halinde (meme-ağız, kaka, penis…) tasarımlanır. Bebeğin benliği güçlenip bütünleştirme yetisi geliştikçe bu parçalar bir araya getirilebilir. Bu bir araya geliş iyi nesnelerin saflığını bozduğundan heyecan verici karışık duygulara ve çifte değerlikli ilişkilere yol açar. Böylelikle “bütün nesne”ler olarak bilinen daha eksiksiz nesneler deneyimlenmeye başlar. Nesne, savunma amaçlı olarak iyi ve kötü nesne parçalarına bölünebilir. Klein’a göre nesne parçasıyla kurulan ilişkilere gerileme ve bütüncül nesne ilişkilerine ilerleme, yaşam boyunca sürekli dalgalanan bir dinamiktir. Paranoid-şizoid konum ile depresif konum arasında bir salınım vardır.
Nesne parçaları ile kurulan ilişkilerde duygular daha şiddetli, tek yönlü (yalnızca sevgi ya da nefret) ve ilkeldir. İkili ilişkinin dinamikleri baskındır. Nesne parçası ile ilişki kuran kendiliğin bir parçası olabilir. Nesne parçası kendiliğin içine atılabilir ya da kendiliğin bir parçası nesnenin içine yansıtılabilir.
İçsel / dışsal nesne: Benlik, doğumdan itibaren bir sınıra sahiptir ve doğası gereği dışarısı olarak deneyimlenen dış dünya ile ilişki içinde kendini deneyimler. Bunun yanında benliğin dış dünyayı algılayıcı doğum sonrası dönemde belirsizlikle içerirken duyu organları geliştikçe bu belirsizlikler azalır. Bedenin içinden gelen bedensel duyumların bir sonucu olarak deneyimlenen nesneler benliğin içinde hissedilir ve bu nedenle içsel nesnelerdir: örneğin, 'açlığa neden olan nesne' açlık sancılarının olduğu karın içindeymiş gibi algılanır. Tersine, deri yoluyla deneyimlenen nesneler dışarıda (dış nesneler) olarak deneyimlenir. Yaşamın erken dönemlerinde nesnelerin konumu, içeride veya dışarıda mı olacağı değiştirilebilir: içsel bir nesne dışarı atılır veya dışsal bir nesne -bebeğin emdiği meme- sıcak bir doymuşluk hissi veriyor ve karnın içinde yatıyormuş gibi deneyimlenebilir. Nesnelerin benlik sınırlarıyla ilişkili durumları, bedensel duyumun ve bazen de (başparmağı emmek gibi) uyarılmış bedensel duyumların yorumlarıdır. Düşlemdeki bu tür içsel ve dışsal yer değiştirmelerin nedeni bebeğin korkutucu nesnelerden kendini koruma çabalarıdır: örneğin bebeğin karnını ağrıtan ve zarar vermeye çalışan kötü ve incitici içsel açlık üreten nesne dışarı atılır[2]. Otoerotik bedensel uyarımlar da kendini koruma ve tatmin etme düşlemlerine yol açmak için kullanılabilir.
Fiziksel ve zihinsel nesne: Gelişim sürecinde, içsel nesnelerin dünyası değişir ve zihinsel nitelikler, fiziksel niteliklerinden ayrı hale gelir[3]. İçsel nesneler fiziksel niteliklerini korurlar; ama şimdi fiziksel bir mevcudiyet olarak hissedilmeyen, ancak 'salt' tasarım olarak kabul edilen bir tasarım olasılığı da ortaya çıkar. Çocuklar somut düşünme biçimine yakın oldukları için zihinsel nesneleri fiziksel nesnelere çok yakındır. Erişkinlerde, soyut düşüncenin gelişimiyle birlikte fiziksel nesnelerin yerini zengin bir sözel ve soyut dünya alır.
[1] Hinshelwood (1991). A Dictionary of Kleinian Thought
[2] Hinshelwood (1991). A Dictionary of Kleinian Thought
[3] Scott, W., Clifford M. (1948) ‘Some embryological, neurological, psychiatric and psycho-analytic implications of the body schema’, Int. J. Psycho-Anal. 29:141-55.