KLEİN’DA NESNE KAVRAMI
Freud, üstbenliğin kökenleri hakkındaki görüşlerini geliştirirken, Klein, sonraki tüm psikanalitik kuram yapımlarında kalıcı bir etki yarattı. Kuramını Freud'un, karmaşık yansıtma, içe atma ve özdeşleşme süreçleri aracılığıyla inşa edilen ve iç ahlaki otorite için bir merci olan üstbenlik kuramına dayandırdı. Klein, iç dünyanın tümünün, hayatın ilk günlerinden beri gelişen birden çok içselleştirmeden veya içsel nesnelerden inşa edildiğini öne sürdü. Klein, içsel nesneyi, vücudun iç kısmında bulunan bir nesne düşlemi olarak tanımladı. İçsel nesnenin pek çok özelliğini açıklarken; düşlemin, dürtünün, bedenin deneyiminin ve nesne deneyiminin birbirinden ayrılamaz olduğuna inanıyordu.
Klein'ın görüşüne göre:
1) içsel nesne bir düşlemdir;
2) içsel nesne bedensel bir nesnedir; asla tamamen kaybolmayan bir somutluk özelliği vardır. Bu, Klein'da içsel nesnenin "meme" gibi eşanlamlıları olmasında görülmektedir;
3) içsel nesne zevk ve acı deneyimleriyle doludur;
4) içsel nesne canlı, güçlü bir varlık olarak deneyimlenir;
5) içsel nesne, iyi deneyimini saldırganlıktan korumak için, savunma amaçlı olarak “tamamen iyi” ve “tamamen kötü” biçimindeki nesne parçalarına bölünür;
6) nesne parçaları normal gelişim sırasında bütün nesneler halinde bütünleşirler;
7) Klein'ın çalışmalarının çoğu içsel kötü nesnenin tanımlanmasına odaklanmış olmasına rağmen, içsel nesneler iyi veya "yardımcı" olabilirler;
8) nesne ve kendiliğin tüm tasarımları, devam eden dışa yansıtma ve içe atma süreçleri aracılığıyla inşa edilir, bu yüzden bu tasarımlar hiçbir zaman birbirinden tamamen ayırt edilemez;
9) içsel nesne, vücudun içine alınmış gibi deneyimlenmemiş bir nesnenin tasarımı olarak tanımlanan dışsal nesneden farklıdır.
Klein'ın kuramında, nesnenin deneyimlenişi, somut iç nesneden nesnenin daha soyut ve sembolik tasarımlarına doğru zamanla gelişir. Bu gelişme sırasında, iç nesne dış nesneye benzemeye başlar ve her ikisi de daha gerçekçi hale gelir. En önemlisi de psikolojik gelişim iki farklı kendilik ve nesne ilişkisine bölünmüştür. Birincisi, savunma amaçlı bölme ve yansıtmalı özdeşim süreçlerinin hakim olduğu ve bölünmüş, nesne (ve kendilik) parçaları ile karakterize edilen paranoid-şizoid konumdur. İkincisi, çifte değerliliği (ya da aynı nesneye karşı sevgi ve nefret hissetmeyi) tolere etme yeteneğiyle ve nesnenin iyi ve kötü yönlerinin bütün bir nesnede bütünleştirilmesiyle karakterize edilen depresif konumdur. Psikopatoloji, paranoid-şizoid pozisyonun veya depresif pozisyonun çeşitli yönlerini ve bunlar saplanmayı yansıtır. Klein'ın (1929, 1935, 1946) görüşüne göre, iç nesnelerle ilgili tüm süreçler saldırganlıkla ilişkili kaygıların yönetimi ile ilgilidir. Başka bir deyişle, Freud gibi, onun kuramı de özünde dürtü temellidir. Bununla birlikte, Freud'dan farklı olarak, gelişimin son aşaması (depresif konum), dürtünün çeşitli bileşenlerinden ziyade nesneye yönelik zıt yüklü sevgi ve nefret tutumlarını bütünleştirme kapasitesiyle karakterize edilir.
Kaynak:
“Psychoanalytıc Terms & Concepts” Edited by Elizabeth L. Auchincloss, md and Eslee Samberg, md American Psychoanalytic Association, Yale University Press, New Haven and London.