• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

GÖÇMEN VE SOYDAŞLARI

GÖÇMEN VE SOYDAŞLARI

Duygusal açıdan yeniden beslenme (refueling) kavramı, yürümeye yeni başlayan bebeğin durmadan genişleyen dış dünyaya açılmak için yaptığı denemelerden sonra, sık sık annesine geri dönmesini ve ondan enerji almasını açıklamak için ortaya atılmıştır. Bu enerji, anne-bebek arasındaki ortakyaşam birliğinin içsel pilini yeniden yükler ve çocuğun güvenini artırır. Annenin, daha sağlam ve kalıcı bir biçimde içselleştirilmesiyle, bu tür temaslar azalır. Ayrıca, benlik gücünün artması ve yaşın ilerlemesiyle, duygusal açıdan yeniden beslenme kalıpları çeşitlenir ve anneden daha uygun olduğu görülen başka ruhsal güç kaynaklarına yönelinir.

Bu olgunun göçmenin yaşamında büyük önemi vardır. “Anayurt”tan ayrılan göçmen, anayurduyla kurmuş olduğu içsel bağını dışarıdan desteklemek ister.Geride kalan akrabalarla uluslararası telefon görüşmeleriyle ve anayurt ziyaretleriyle iç dünyasındaki anayurt tasarımını canlı tutmaya çalışır. Göçmen, kendisiyle beraber göç etmiş aile üyelerinin ve vatandaşlarının oluşturduğu toplulukların (örn. aynı ulustan arkadaşların, meslektaşların toplulukları, hemşeri dernekleri, cemaatler) sağladığı daha büyük sosyal şebekeden gelen yakıtı da kullanır.

Göçmen için; ırkına ait pazarlara gitmek, kültüre özgü kutlamalara katılmak, ırkına ait televizyon programları seyretmek ve aynı ülkeden gelmiş kişilerce yürütülen dinsel etkinliklere katılmak, ırksal ve ruhsal bir yenilenme olanağı sunar. Bu olanaklara ulaşabilen bireyler -özellikle de anayurtlarını yeniden ziyaret etme şansına sahip olanlar- yeni koşullara çok daha iyi uyum sağlarlar. Bu açıdan, göçmen ve sürgün arasında büyük bir fark bulunur. Kendi ülkesine geri dönemeyen sürgün, yalnızca duygusal açıdan yeniden besin almadan yoksun kalmaz, ayrıca eski çevresinin zihnindeki resimlerini de güncelleyemez. Çocukluğunun sokakları, okulları, parkları, evleri sonsuza dek yok olmuştur. Hatta atalarının, dedelerinin mezarları bile onun için ulaşılmazdır. Bu yüzden yas süreci, olası olan her düzeyde sekteye uğramıştır ve dona kalmış bir yas halini alma olasılığı artmıştır.

 

Bu bölüm, Halime Odağ Vakfı Yayınlarından çıkan, Prof.Dr. Salman Akhtar'ın "Kimlik Ve Göç" adlı kitabından yararlanılarak hazırlanmıştır.