• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

HANNA SEGAL (1918-2011)

HANNA SEGAL (1918-2011)

3 aylıkken annesi İspanyol Gribine yakalananınca sütten kesilmiş. Anne-babasından uzakta bakıcılar ile büyütülürken 2 yaş büyük ablasına bağlanmış. 2 yaşında iken ablası kızıldan ölmüş. Bakıcılarla büyütülen Segal, 6 yaşında yalnızlığa isyan edince anne-babası ile tatile çıkabilmeye başlamış. 12 yaşındayken, onu edebiyat ve sanata yönlendiren kumarbaz babası iflas etmiş. Bu iflas yüzünden babası intihar girişiminde bulunmuş. Babası önce İsviçre’deki işini kaybedip Fransa’ya, Nazi işgali yüzünden oradan da İngiltere’ye göç etmiş. Polonya’da tıp okuyan Segal, Nazi’ler Polonya’yı işgal edince ailesi Paris’teyken onların yanına taşınmış. Anne-babasının ısrarları ile Paris’te kalmış ve Polonya’ya dönmek istemiş. Tren çok dolu olduğu için binememiş ve trenle gidenlerin çoğu ölmüşler. Nazi’ler Fransa’yı işgal edince bu sefer son gemiyle Paris’ten İngiltere’ye kaçmışlar. Segal bu kurtuluşların onda bir “yaşamda kalma suçluluğu” yarattığını ve bunu hep hissettiğini belirtir.

Segal Edinburgh’ta tıp eğitimini alırken Fairbairn ile tanışır. Fairbairn ona Anna Freud ve Klein’ı tanıtır. Anna Freud’u sıkıcı bulurken Klein ilgisini çeker. Londra’ya gittiğinde Fairbairn’ın Winnicott’a mektup yazdığını öğrenir. Winnicott hastanesinde ona iş ayarlar ve Klein’dan analize başlar.

Joan Riviere, Paula Heimann ve John Rickman süpervizörleri olur. Joan Riviere çok sert bir süpervizördür ve yalnızca üç kişiye olumlu rapor vermiştir, biri Segal’dir. Joan Riviere ile kişisel ilişkisi de yakındır. Riviere ona paranoid yansıtmaları hissettiğinde yorumlamak için acele etmemesini, beklerse hastanın düşüncelerini güvenle içine yerleştirebileceğine dair bir izlenim edineceğini öğütler. Heimann’ı idealist bulur. Ondan, psikanalize nasıl başlanacağına dair temel konuları öğrenmiştir. John Rickman’la ilgili “eğer bir hasta sürekli bir ebeveynini anlatıyorsa diğerinin nerede olduğunu mutlaka merak etmelisin” dediğini anımsar.

İlk yazısı olan “Estetiğe psikanalitik bir yaklaşım”dan (1952) 22 yıl sonra “Sanrı ve sanatsal yaratıcılık”ı yazmış, sanrı ve yapıt arasındaki benzerlikleri ve farkları irdelemiştir. Segal’e göre psikotiğin de sanatçının da içsel dünyası yıkılmıştır. Psikotik bu yıkıntıya büyüklenmeci ve gerçek dışı bir kendilik imgesi yaratarak yanıt verir. Sanatçı ise kendiliği yerine nesnelerini onarmaya çalışır ve gerçeklikle bağlantısını sürdürür. 1991’de “Düş, Düşlem ve Sanat” başlıklı kitabını yayınlamıştır.

Estetik deneyimin ortaya çıkışında yas çalışmasının ve depresif konumun derinlemesine çalışılmasının yerini irdelemiştir. Ona göre her sanatçı yaratıcılığı ile kendi dünyasını yaratmaktadır ve depresif konumdaki çöküş sanatsal yaratıcılığı ketlemektedir. Yas tutma süreci; yüceltmeye, onarıcı etkinliğe ve simge oluşumuna kaynak olur.

Psikotik hastaların psikanalitik tedavisi ile ilgilenmiştir. 1950’de bir olgu yayınlamıştır. Şizofrenlerde somut simgeleştirmeyi açıklamıştır. Daha sonra sembolik eşitlik tanımını ortaya atmıştır. Şizofrenik hastanın depresif konumla karşılaştığında kaygılandığını belirtmiştir. Psikotiklerin psikanalizinde güvenilir bir çerçevenin, kapsayıcılığın önemini vurgulamıştır.

Simgesel eşitlikten simgesel tasarıma geçişi açıklamıştır. Freud, Jones ve Klein simgeleştirme üzerine çalışmışlardır. Freud, histeriklerdeki simgeleştirmeyi, Jones simgeleştirmenin bilinçdışındaki sürecini, Klein simge oluşumunun benlik gelişimi ile bağlantısını açıklamıştır. Segal, simgesel eşitlikteki ilkel savunmaları, ikili nesne ilişkisini ve somutlaştırmayı açıklığa kavuşturmuştur.

Ölüm dürtüsü üzerine yazmıştır. Segal’e göre tüm acı yaşamaktan kaynaklanmaktadır. Klein’ın çalışmasını ve tekniğini detaylarıyla ortaya koymuş, tanıtmıştır. Düş çalışmasında rüyaların işlevini içerikleri ile beraber yorumlamıştır. Düş, Düşlem ve Sanat’ı 1991’de yayınlamıştır. Yaşlı insanların psikanalizden geçip geçememesi üzerinde tartışılan bir konudur. Segal, yaşlı bir hastanın analizi ve ölüm korkuları üzerine bir makalesi vardır. Segal, dünyadaki gelişmelere yabancı kalmamış soğuk savaşın getirdiği nükleer terör, psikotik kaygılar ve grup olgusu üzerinde de çalışmıştır.