• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

DERİNLEMESİNE ÇALIŞMA

DERİNLEMESİNE ÇALIŞMA

Psikanalitik tedavi, diğer psikoterapiler gibi, hastada kalıcı değişiklikler oluşturmayı amaçlar. Analizdeki yorum ve girişimler, kısmen bilinçdışı içerik ve süreçleri bilince getirmeyi hedeflese de, "bilinçdışı olanı bilince getirmek" ve içgörü geliştirmiş olmak hastada bazı temel değişiklikleri meydana getirebilmek için yeterli değildir. Hipnoz ve büyük duygusal boşalımlar (katarsis) gibi yöntemlerin aksine, psikanalitik yöntemin başarısı, terapötik işbirliği, aktarım, direnç analizi gibi bir dizi ek ögeye bağlıdır.

Freud, psikanaliz üzerine en eski yazılarında "eskitme" ve "üstünden geçme" gibi terimleri kullanmıştır (1985). Freud tarafından, klinik bir kavram olarak derinlemesine çalışma, Anımsama, Yineleme ve Derinlemesine Çalışma (1914) isimli makalede ortaya atılmıştır. Bu yazısında Freud, psikanalizin uygulanmaya başladığı ilk evrede tedavinin amacının, nevrozun arkasında yattığı düşünülen patojenik travmatik olayın anımsanması ve bu olayla ilişkili birikmiş duygulanımın serbestleştirilerek boşaltılması olarak görüldüğünü belirtir. Freud hipnozdan vazgeçtikten sonra, unutulmuş anlamlı ve önemli ruhsal içeriği ve ilişkili duygulanımları serbest çağrışım aracılığıyla incelemiştir.

Önemli anılar; aktarım ve eyleme dökmeler aracılığıyla, bilinçdışı bir biçimde tekrarlanırlar. Analitik çalışmada hem geçmişin kendini günümüzde nasıl tekrar ettiği hastaya gösterilir hem de hastanın dirençleri yorumlanır. Yine de bunlar, tedavinin ilerleme göstermesini tek başına sağlamayacaktır.

Freud'un belirttiğine göre (1914):

"Yeni tanıştığı bu dirence yakınlaşması, onu derinlemesine çalışması, bu dirence karşı gelerek ve analizin temel kurallarına bağlı kalarak onun üstesinden gelmesi için hastaya zaman verilmelidir. Ancak direncin en güçlü olduğu bu anda, analist hastasıyla ortaklaşa çalışarak, bu direnci besleyen bastırılmış dürtüleri keşfedebilir. ... Dirençlerin bu şekilde derinlemesine çalışılması, uygulamada analizin öznesi (analiz edilen) için ağır bir görev ve analist için de bir dayanıklılık ve sabır sınavına dönüşebilir. Yine de bu çalışma, hastadaki en büyük değişimleri yaratan ve analitik tedaviyi herhangi bir telkin tedavisinden ayıran önemli bir bölümdür."

Daha sonra birçok farklı direnç kaynağından bahsetmiş olsa da Freud, "tekrarlama zorlantısının" (1920) ardından ortaya çıkan ve daha sonra "altbenlik direnci" (1926) olarak anılan özel bir direnç türünün derinlemesine çalışılması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu durum, dürtülerin önceki nesnelerinden ve boşalım şekillerinden kopmaya "karşı koyuşlarının" bir yansıması olarak görülebilir (1925). Freud ayrıca; "ruhsal atalet”, libidonun "gevşekliği" (1940) ve "yapışkanlığı" (1916-17) hakkında yazılar yazmış, bunların iyileşmeye karşı savaşan güçler olduğunu belirtmiştir. Bu terimler Freud'un dürtü anlayışını yansıtmaktadır. Bu anlayışa göre dürtüler, özellikle çocukluğa dair sevgi nesnelerine olmak üzere, belli ruhsal tasarımlara bağlanabilen enerjiler olarak görülebilirler. Dürtüler, alışılmış boşalım yapılarına bağlı kalma eğilimindedirler ve bu da değişime karşı direncin başlıca kaynağıdır. Freud'a göre "derinlemesine çalışma", işte bu direncin üstesinden gelmek için, hem analist hem de hasta tarafından yapılması gereken çalışmadır. Derinlemesine çalışma, çatışmaları ve dirençleri ortaya çıkarmak için yapılan çalışmaya ek olan analitik çalışmayı ifade etmektedir. Derinlemesine çalışma olmadan ulaşılan entelektüel içgörü, tedavi için yeterli değildir; çünkü bu durumda önceki işleyiş biçimlerinin, kendilerini alışılmış şekillerde tekrarlama eğilimi varlığını sürdürecektir. "Hastaya, farklı zamanlarda veya farklı bağlantılarda, tekrar tekrar aynı şeyi gösterme süreci, Freud'u takiben "derinlemesine çalışma" olarak adlandırılmıştır." (Fenichel)

Fenichel, kendinden sonraki bazı yazarlar gibi, derinlemesine çalışmayı yas sürecine benzetmiştir. Fenichel'e göre (1941), "Bir dostunu kaybeden kişi, ona bu kaybı hatırlatan her durumda, artık o dosta sahip olmadığını ve bir tür vazgeçişin gerekliliğini kendine tekrar tekrar açıklamak zorundadır. Bu dostun kavranışının, birçok anının ve arzunun üstyapılanmasında tasarımı vardır ve dosttan kopuş her bir üstyapılanmada ayrı ayrı gerçekleşmek zorundadır." Ona göre derinlemesine çalışma, tasarıma bağlanmış "enerjiden" küçük miktarlarda serbestleşmeyle sonuçlanmakta ve bu açıdan uzun süreli bir duygusal boşalmaya benzemektedir.

Novey (1962),

“Derinlemesine çalışma ile temel olarak kastedilen, yapısal bir değişimi meydana getirebilmek için, hem entelektüel hem de duygulanımsal anlamda deneyimlemek ve yeniden deneyimlemek için harcanan zamandır." demiştir.

Valenstein (1962) "çalışmanın" analiz sona erdikten sonra da devam edebileceğiyle ilgili olarak Novey'inkine benzer bir yorum yapmıştır:

"Derinlemesine çalışma, analizin resmen bitişinin ardından gelen sonu olmayan kendi kendine analitik çalışma evresinde hızla devam ederken, hem bu yeni eylem kalıpları hem düşünce ve duygulanım kalıpları artan bir yapısallığın gelişimini sağlar."

Greenson, içgörüyü ve değişimi merkez alan bir derinlemesine çalışma tanımına ulaşmıştır:

“Derinlemesine çalışmanın amacı etkin bir içgörü oluşturmak, yani hastada anlamlı ve uzun süreli değişimler yaratmaktır. ... İçgörünün değişime uzanmasını engelleyen dirençlerin çalışılması, derinlemesine çalışmanın görevidir. Derinlemesine çalışma temel olarak, dirençlerin analizinin tekrarlanması, derinleşmesi ve kapsamının genişlemesidir.”

Greenson, derinlemesine çalışmanın öğelerini aşağıdaki gibi listelemiştir:

1) yorumların özellikle aktarım dirençlerinin analizinin tekrarlanması;

2) deneyim ve anılardan gelen duygulanım ve dürtülerin yalıtılmasının durdurulması;

3) yorumların daha kapsamlı, daha derin ve daha geniş bir hale getirilmesi, bir davranışın çeşitli öncüllerinin ve türevlerinin sahip olduğu çoklu işlevlerinin ve bunların belirleyicilerinin ortaya çıkarılması;

4) hastayı ve çevresindeki önemli figürleri yaşayan bir çerçeve içine oturtan geçmişin yeniden yapılandırılması (bu madde, geçmişin farklı dönemlerine ait kendilik imgesinin yeniden yapılandırılmasını da içermektedir);

5) bu zamana dek tehlikeli olarak gördüğü dürtü ve nesnelerden doğan yeni tepki ve davranış şekilleri geliştirebilmesi için, daha önce ketlenmiş olan hastanın risk almasını sağlayacak tepki ve davranış değişimlerinin kolaylaştırılması. Genellikle hasta yeni davranışlarını önce analitik ortamda sonra dış dünyada sınar.

Kohut'a göre (1984), analizde "Esas olarak başlangıçtaki kendilik nesnesi aktarımıyla ortaya çıkarılan, analist ve analizan arasındaki eşduyum akımı yeniden hareketlenir. Böylece hastanın kendiliği, hastayla eşduyumlu olarak uyum içindeki kendilik nesnesi anayapısı tarafından, bir kez daha desteklenmiş olur." Böylece derinlemesine çalışma, kendilik psikologları tarafından, arkaik narsisistik aktarımların oluşturulmasına karşı çıkan dirençlerin üstesinden gelinmesi olarak kabul edilmiş olur.

Derinlemesine çalışma hem analist hem de hastanın çalışmasını içerir ve tüm kaynaklardan gelen dirençlerin üstesinden gelinmesiyle ilişkilidir. Yorumun ya da içgörünün ardından hastanın değişim göstermekteki başarısızlığı, tabi ki dirençten farklı etmenler nedeniyle de olabilir.

Öğrenmenin ("içgörü" aracılığı ile öğrenmek dâhil) başarılması, yeni yapıların şekillenmesi ve eskilerinin ketlenmesi ya da yok olması için gerekli olan pekiştirme ve ödüllendirme gereksinimi vardır. Öğrenme sonucu oluşan böyle yapısal değişiklikler, derinlemesine çalışmanın bir parçası değil sonucudurlar.

Sonuç olarak şunu vurgulamak gerekir ki, derinlemesine çalışma psikanalitik sürecin temel bir parçası olsa da, psikanaliz yazarları bir bütün olarak, içgörünün kazanılmasıyla beraber bilinçdışı zihinsel içeriğin ve aktarım yinelemelerinin yorumlanmasının, analitik çalışmanın başarısında eşit önemde olduğunu savunmaktadırlar. Bu öğelerin tümünü birden kullanmayan hiçbir yöntem, tam bir psikanalitik yöntem olarak kabul edilemez.

 

Hasta ve Analist, Alex Holder , Joseph Sandler, Çev: Serhat Yücel , Algın Köşkdere , Taner Özek, Derinlemesine Çalışma Bölümünden özet çeviri.