• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

OTOEROTİZM

OTOEROTİZM

Otoerotizm[1] Freud’un libidinal gelişim sürecinde tanımladığı bir aşamadır. Otoerotik etkinlik ise özel bir cinsel eylem ve doyum yoludur. Otoerotik eylem, psikolojik gerileme durumlarında ya da gerginliğin ortadan kaldırılması amacıyla kullanılabilir, tipik örneği mastürbasyondur. Psikolojik bir geri çekilme olur ve çocuk otoerotik etkinlik ile narsisizmini düzenlemeye çalışır. Otoerotik doyum, otoerotizmde ve narsisizmde gözlemlenir, “nesne sevgisi” aşamasında da görülebilir. Freud, anne memesinden ayrılan cinsel dürtünün erotojenik bölgeye yöneldiğini belirtir. Nagera[2] burada Freud’un benlik ve nesneden değil cinsel dürtüden ve cinsel nesneden söz ettiğinin altını çizer. Her erotojenik bölgede hatta “sallanma” gibi tüm beden üzerinden de görülebilir. Otoerotizm, çocuğun bedeni ya da beden parçası ile bağlantılıdır. Nesnesiz dürtü doyumu sağlanır ve henüz dürtüler bileşen parçaları halindedir. Anne memesinin yerine çocuğun parmağını emmesi ve emmenin açlıktan ayrılması ile otoerotizm gelişir. Otoerotik etkinlik sırasında devreye düşlemin girmesi ile saf otoerotik etkinlik kaybolur.

Freud, gözetlemecilik dürtüsünün başlangıcının otoerotik olduğunu belirtir. Gözetlenen bir nesnedir ama nesne, kişinin kendi bedeninin bir parçasıdır. Daha sonra bu nesne başka birisinin bedeninin bir parçası ile yer değiştirir. Freud çocuğun kendisini fark edişini de kuramına kattıktan sonra otoerotizm ile nesne sevgisi aşamalarının arasına narsisizmi koymuştur. Dürtü bileşenlerinin birleşerek kişinin kendisini ve kendi bedenini sevgi nesnesi olarak görmesini narsisizm olarak tanımlamıştır[3].

Benlik Gelişimi ve Otoerotizm

Nagera[4] otoerotizmi benlik gelişimine göre üç aşamaya ayırır:

  1. İlk aşamada benlik örgütlenmiş değildir ve bütünleştirme yeteneği henüz gelişmemiştir. Her dürtü bileşeni kendine özgü libidinal etkinliğe sahiptir. Gerginlik hoşnutsuzluk olarak algılanır ve zihin dürtü kaynağını algılayamaz. İç ve dış ayırımı yapılamaz, her hoşnutsuzluk dışarıdan geliyormuş gibi algılanır.
  2. İkinci aşamada benlik örgütlenmeye başlar, ayrıştırma yetisi gelişir, benlik imgesi ve kendilik tasarımı oluşmaya başlar. Benlik imgesinin gelişmesi ile otoerotik etkinlikler ortaya çıkar. Kimin pipisi var kimin yok meselesi benlik imgesinin yapılanması ile de ilgilidir.
  3. Üçüncü aşamada çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması ile nesne sürekliliği olan bir nesne ilişkisi gelişir. Otoerotizme düşlemdeki nesne eşlik eder.

Otoerotik Etkinlik Ne Anlama Gelir?

1954’te New York Psikanaliz Enstitüsü’nde “İnfantil Nevroz ile ilgili Sorunlar” konulu tartışmada[5] Anna Freud otoerotik etkinliklerin gerginlikle baş etmedeki yerini vurgulamıştır. A. Freud’a göre gerginliğin otoerotizmle azaltılması gelişim için çocuğa nefes alacağı alanlar açar. “Otoerotik etkinlik çocuğun kendi bedeni ile ilişkisini mi simgeler, beden annenin yerine mi geçmektedir ya da çocuk annenin doyurmadığı ihtiyaçlarını mı doyurmaya çalışmaktadır?” sorusunu sorar. Yapılandırıcı ve iyi huylu ile kötü huylu (saplanmaya neden olan denilebilir) olarak otoerotik etkinliği ikiye ayırır. Aynı toplantıda Mahler, otoerotik etkinliğin yalnızca iç duygusal dengeyi değil anne-çocuk biriminin dengesini de sağladığını belirtmiştir. Greenacre, otoerotik etkinlikleri ikiye ayırmıştır. Birinci gruptakiler düzenli biçimde yükselen ve düşen ritmik bir dalgalanma gösterirler. Parmak emme, saç kıvırma, kendini okşama bu gruptadır. İkinci gruptakiler ise bir doruğa ulaşıp boşalırlar. Tırnak yeme, kafa vurma, kaşınma ve sürtünme bu grupta yer alır. Schalin’e göre sigara içme, alkol ve uyuşturucu maddeler kullanma da otoerotik eylemler arasındadır.

Otoerotik etkinlik yalnızca gerilimi boşaltmaz. Çocuğun, annesi gibi, kendisini uyardığı, heyecanlandırdığı ve boşaldığı etkinliklerdir. İçinde hem anneyle özdeşim hem de etkinleşerek heyecanlanma ve boşalımı çocuğun kendi egemenliği altına alması vardır.

Spitz[6], çocuk esirgeme kurumlarındaki çocuklarda genital ile oynama ve otoerotik etkinlik olmadığını gözlemlemiştir. Yeterince iyi anne-çocuk ilişkisi varsa genellikle ilk yaşın sonunda genitallerle oynama ortaya çıkmıştır. Spitz’e göre bu, anne-çocuk arasında duygu yüklü etkileşimlerin değiş-tokuş yapılmasıyla ve bir “karşılıklılığın” varlığıyla oluşmaktadır. Sağlıklı bir kendilik ve nesne ilişkisi, dürtünün yaşama geçmesi için gereken zemini sağlamaktadır. Spitz birçok çeşidini gözlemlediği bu karşılıklılığın bir örneğini şöyle anlatır: anne biberonu 7 aylık bebeğinin ağzına koyduğunda bebek de parmaklarını annesinin ağzına koymaktadır. Anne gülerek yanıt vermekte, bebek anneyi kendinden geçerek izlemektedir. Bu an, yapma ve olma anının aynalama ile özdeşime dönüşmesidir. Bebek elini uzattığında anne, anne doyumla gülümsediğinde bebek olmakta ve bebeğin düşlemindeki tasarımlar pekişmektedir.

Parmak emme refleksi, otoerotik aktivitenin temelini oluşturmakta, anne bu reflekste parmağın yerine kendi memesini geçirmektedir. Bunu sayısız kez ve doyum verici bir biçimde yaparak sonunda bir kendilik ve nesne ilişkisine dönüştürür. Daha sonra çocuk annesiz kalmayı deneyimlediğinde psikolojik açıdan gerileyerek otoerotizme başvurmakta bu sefer parmak emmeye anne düşlemi de eşlik etmektedir. Parmaklar genitallere gittiğinde yasaklama gelir. Yasaklama, savunma mekanizmalarını ve fanteziyi harekete geçirir. Bollas[7] “Böylelikle anne-baba çocuğu otoerotizmden uzaklaştırıp onu otoerotizmin narsisistik kısırlığından uzak tutarak kendilik ve nesne ilişkisini güvenceye alırlar.” der. Ebeveynlerin mastürbasyonu yasaklaması kastrasyon kaygısı ve suçluluk yaratabilir. Mastürbasyona yönelme kastrasyon kaygısını bastırma ve kastre eden ebeveyn tasarımına başkaldırma işlevi görebilir. Freud, “Küçük Hans Olgusu”nda[8] ve Klein “Tiklerin Psikogenezine Bir Katkı”[9] makalesinde bu konuya değinmiştir. Klein, yasaklanan gözetlemeciliğin göz kırpmaya, yasaklanan mastürbasyonun göz kaşımaya dönüştüğünü belirtmiştir. Genital mastürbasyon bir başka otoerotik etkinlik olan kaşınmaya dönüşmüştür.

Otoerotizm yalnız başına kalmayı katlanılabilir kılar ve bireyselleşmeye yönelik libidinal yatırımın sürmesini sağlar. Heimann[10], otoerotizmin doyum veren içsel “iyi” memeyle ilgili düşlemler üzerinde geliştiğini vurgular. “İyi” meme çocuğun bir beden parçasına yansıtılmış ve bu beden parçası “iyi” memeyi simgeler olmuştur. Bu beden parçaları aynı zamanda erotojenik özelliktedirler.

Erkek çocuk için mastürbasyon düşlemleri ve genital mastürbasyon ile “iyi” meme ve penisin özdeşleşmesi, erişkinlikte penisini doyum veren bir organ olarak kullanmasını sağlar. Otoerotik etkinliğin patolojik düzeye çıkmasında depresif annenin sağlayamadığı duygusal doyumu ve şefkati sağlama çabası yer alabilir. Çocuk, kaygı ve çökkünlük hissettiği anlarda otoerotik etkinliğe yönelebilir.

Klein, çalışmalarının başında kaygıyı araştırırken mastürbasyon düşlemleri üzerinde durmuştur. Freud[11], mastürbasyonu ikiye ayırır: (1) bir düşlemin uyandırılması, (2) düşlemin doruğunda özdoyum sağlamak. Başlangıçta eylemin tamamen otoerotik olduğunu ve erotojenik bölgeden haz sağlandığını, daha sonra bu eylemin nesne sevgisi ile ilgili bir arzu ile iç içe geçtiğini belirtmiştir. Abraham ve Ferenczi tiklerin otoerotik dönemle ilgili bir belirti olduğunu öne sürmüşler Klein ise tiklerin otoerotik etkinliği ve mastürbasyonu nasıl ketlediğini göstermiştir.

Klein[12], mastürbasyon düşlemlerinin oyuna yüceltilmesini Felix adlı bir hastası aracılığı ile şöyle anlatmıştır:

“Analizinin başında hatırlayabildiği tek mastürbasyon yapma fantezisi şöyleydi: küçük kızlarla futbol oynarken onların göğüslerini okşuyordu ve oynarken kızların arka tarafındaki bir kulübedeki bir şeyden ötürü dikkati dağılıp rahatsız oluyordu.

Analizle bu kulübenin annesinin tuvaleti olduğu, anneye anal saplanmayı gösterdiği ve annesini aşağılama manasına da geldiği ortaya çıktı. Futbol oynama cinsel ilişkiye girme fantezilerinin eyleme vurumuydu. Babası tarafından da desteklenen, hatta zorlanan, cinsel gerilimin boşaltılmasında mastürbasyon yapmaktan daha kabul edilebilir bir yoldu. Mastürbasyon yapma mücadelesiyle yakından ilişkili olan artmış hareketliliğini oyunlarla gidermeye çalışıyordu. Ama bu yüceltme sadece kısmen başarılı olabiliyordu.”

Klein Felix’in; bastırılmış mastürbasyon istekleri ve birincil sahne düşlemi ile tiklerin bağlantılarını derinlemesine çalışınca tikler kaybolur. Klein, ödipal çatışma ile ilgili otoerotik etkinliğin tiklere dönüşmesinin analite ile bağlantısını da açıklamıştır. Tikler ve mastürbasyon düşlemleri analiz edilince Felix kastrasyon kaygısı yüzünden kendi cinsiyetine yönelerek yaşadığı gerilemeyi bırakmış ve karşı cinsiyete yönelmiştir.

 

Otoerotizm;

(1) kendine ve bedenine yönelme,

(2) psikoseksüel gelişim açısından önceki evreye gerileme,

(3) nesne ilişkileri açısından nesne sevgisine değil özseviye yönelme ve

(4) motor boşalımı tercih etme açılarından bir gerileme işlevi taşır. Hazla ilişkili olduğu için bağımlılığa ve saplanmaya dönüşebilir.

Winnicott[13], geçiş nesnesinin kökeninde otoerotizm olduğunu belirtir. Diğer yandan sahip olunan ilk nesne olarak geçiş nesnesi otoerotik etkinliklerin dışında kalmıştır. Üstbenlik gelişiminin başlangıcında otoerotik etkinliğin ya da mastürbasyonun yarattığı suçluluğun varlığını vurgular. Kişinin yalnız kalma kapasitesinin birincil sahnenin yarattığı duygularla başa çıkabilmesine bağlı olduğunu ifade eder. Sağlıklı bir çocuk, anne-babasının sevişmesi ile karşılaştığında ya da bunu düşlemlediğinde ortaya çıkan öfkeye egemen olabilmeli ve bunu mastürbasyonun hizmetine aktarabilmelidir. Bu sırada düşlemde üçlü ilişki kurulacak ve çifte değerliliğe tahammül artacaktır.

 

 


[1] H. Nagera, [1969] Basic Psychoanalytic Concepts on the Libido Theory - Basic Psychoanalytic Concepts (Volume 1), Routledge, 2014. 

[2] A.g.e.

[3] “Otoerotizm baştan beri vardır ve narsisizmin gelişmesi için yeni psişik gelişimler olmalıdır.” (Freud, 1914)

[4] H. Nagera, [1964] “Autoerotism, Autoerotic Activities, and Ego Development”, Psychoanal. St. Child, 19:240-255.

[5] E. Kris, P. Greenacre, A. Freud, H. Hartmann, B.D. Lewin, S. Escalona, R.M. Loewenstein, E. Jacobson, R.A. Spitz, R. Waelder, C. Davison, A. Bell, B. Mittelmann, M.S. Mahler, and G. Bychowski, “Problems of Infantile Neurosis—A Discussion”, Psychoanal. St. Child, 1954, 9:16-71.

[6] R.A. Spitz, “Autoerotism Re-Examined—The Role of Early Sexual Behavior Patterns in Personality Formation”, Psychoanal. St. Child, 1962, 17:283-315.

[7] C. Bollas, Hysteria. Taylor & Frances/Routledge, 2000.

[8] S. Freud [1909] “Küçük Hans Olgusu”, Olgu Öyküleri 1 "Dora ve Küçük Hans", Çev. A. Eğrilmez, Payel Yayınları, İstanbul, 2011.

[9] M. Klein [1925] “Tiklerin Psikogenezine Bir Katkı”, Sevgi, Suçluluk ve Onarım, Kanat Kitap, İstanbul, 2008.

[10] P. Heinman, ‘Some Aspects of the Role of Introjection and Projection in Early Development’. The Freud–Klein Controversies 1941–45 1991, 11:501-530.

[11] H. Nagera, [1969] Basic Psychoanalytic Concepts on the Libido Theory - Basic Psychoanalytic Concepts (Volume 1), Routledge, 2014. 

[12] M. Klein [1925] “Tiklerin Psikogenezine Bir Katkı”, Sevgi, Suçluluk ve Onarım, Kanat Kitap, İstanbul, 2008.

[13] D. W. Winnicott [1971] “Geçiş Nesneleri ve Geçiş Olguları”, Oyun ve Gerçeklik, Metis Yayınları, Ötekini Dinlemek 2, İstanbul, 1993.