ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ
Ebru Çakır, Asude Bağcı, Gül Ergenç
Film, 1959 yılında bölgenin katı ve disipliniyle ünlü en iyi eğitim veren yatılı bir erkek kolejinde geçmektedir. Okul, öğrencileri uymakta zorunlu tuttuğu dört temel ilkeye sahiptir: Disiplin, Gelenek, Yetkinlik ve Onur. Çocukların ergenlik döneminin başında bırakıldığı bu okulda ailelerin tek isteği çocuklarının üstün akademik başarılara sahip olmasıdır. Bu yüzden çocukların bireysel istekleri çok da önemsenmemektedir. Film boyunca bu durumun izleri görülmektedir.
Karakterler
Todd Anderson: Film boyunca sessizliği, sakinliği ve içe kapanıklığı ile dikkat çekerken filmin sonunda yaşanılan olaylardan sonra otoriteye ilk karşı koyan kişi olmuştur. Okula geldiği ilk andan itibaren idareciler ve ailesi tarafından mezun olan abisinin başarısının gölgesi altında görülen bir isimdir.
Neil Perry: Cesur, herkes tarafından sevilen ve başarılı kimliği ile dikkat çeken bir öğrencidir. Babası kendisinden tıp okumasını beklerken, Neil hayallerinin peşinden koşmak istemektedir. Oyuncu olmak istemektedir. Ancak babasının baskılarına dayanamayıp hayatına son vermiştir.
Charlie Dalton: Zengin bir ailenin çocuğu olarak bilinen Charlie, başına buyruk davranışlarıyla dikkat çekmektedir. Otoriteye karşı davranışları nedeniyle cezalandırılmış ve sonunda okuldan atılmıştır.
Knox Overstreet: Filmin mottosu olan “Anı Yaşa” yı en çok içselleştirip aşkın peşinden koşan bir karakterdir.
Hopkins, Pittsie ve Meeks Ölü Ozanlar Derneği’nin diğer üyeleridir.
John Keating: Aynı okuldan mezun olan başarılı edebiyat öğretmenidir. Kendi öğrencilik döneminde Ölü Ozanlar Derneği’nin üyesidir. Öğrencilere özgür düşünceyi ve anı yaşamayı aşılamaya çalışır.
Ergenlik, kabaca bireyin ve özellikle dürtülerinin yazgısının oynandığı yaşam dönemidir. Bireyin ölümü, yaşamın anlamı gibi varoluşsal soruların sorulduğu aynı zamanda kimlik arayışının olduğu bir dönemdir. Ergenleri anne-babalarını ele almadan anlamak zordur. Ergenin iyi bir erişkinlik için destekleyici çevreyle etkileşimi çok önemlidir.
Ergen-Ebeveyn ve Çevresi
Filmde ergen-ebeveyn ve çevre bütününe baktığımızda, ergenlerin “id”i, ebevenylerin ve okul yönetiminin “süperegoyu”u, etkili bir çevre olan Bay Keating’in ise “ego”yu temsil ettiği görülmektedir. Ergenlik döneminde dürtüselliğin ön planda olması bu dönemin idi temsil ettiğini düşündürmektedir. Charlie’nin uyarı konuşması sırasında “Tanrı’dan telefon geldi.” davranışını otoriteden korkmadan sergilemesi, partide ergenlerin cinsellik üzerine sergiledikleri dürtüsel davranışlar, Knox’un Chris’i sevgilisinin görme ihtimali olduğunu bildiği halde öpmesi, Charlie’nin göğsüne şimşek işareti çizmesi idin göstergelerine örnek olarak verilebilir. Ebeveynler ve okul yönetiminin ergenlere birçok konuda kalıplar sunması ve kendi belirledikleri kurallara uyarak hareket etmeleri doğrultusunda baskı yapmaları onların sert bir süperego olduğunu düşündürmektedir. Okulun dört temel ilkesi olan gelenek, onur, disiplin ve yetkinlik ile Neil’in babasının kısıtlayıcı tavırları süperegoya en güzel örnektir. Bay Keating ise ergenlerin dürtüselliği ve otorite nesnelerinin katı tutumları arasındaki dengeyi sağlayarak gerçeklikle bağlantı kuran ego olarak görülmektedir. Charlie ceza aldıktan sonra Bay Keating’in yaptığı konuşma (Öne atılacağın zamanlar var, tedbirli olacağın zamanlar var. Akıllı olanlar bunu iyi ayarlar. Bana göre okuldan atılmak cesaret değil aptallıktır. İyi fırsatları kaçırırsın.) bu dengeye örnek olarak görülebilir. Ancak Bay Keating’in filmin ortalarına kadar cesaretlendirici olduğu sonradan daha gerçekçi yaklaşmaya başladığı da söylenebilir. Daha çok öğrencilerinin kendilerini gerçekleştirmesi konusunda destekleyici bir tutum sergilediği görülmektedir. Diğer yandan aynı okuldan mezun olmuş ve disiplin ile ilgili benzer zorlukları yaşamış biri olarak davranışlarının okul yönetimini protesto niteliği taşıdığı da söylenebilir.
İnsan ruhsallığında iki güç her zaman yan yana gitmektedir. Özgürleşmek isteyen kısım olur, bağlanmak isteyen kısım olur. Dürtüleri gerçekleştirmek isteyen kısım olur, dürtüleri frenlemek isteyen kısım olur. Ergenlik böyle bir dönemdir. Çok sessiz çocukların dürtülerini bastırmak için sessizleştiği görülebilir ki Todd böyle bir tiptir. Filmde okul bağlamında yansıtılan çatışma aslında her ergenin kendi içinde yaşadığı bir çatışmadır. Bay Keating ise bu çatışmada öğrencilerinin benlik gelişimini desteklerken onları olabildiğince iç enerjisini kullanmaya yönlendirici bir roldedir. Öğretmeni olduğu edebiyat derslerini farklı bakış açısıyla farklı ortamlarda işleyerek edebiyatın barındırdığı farklılığı da göstermiştir.
Ergenlik döneminde arkadaş ve dost sahibi olabilmek bir erdem olarak görülür. Kurdukları bu dostluk ilişkisi cinsellikten arınmış olup sevgi ve saygı arasında gelişirken ergen ruh sağlığının önemli iki boyutu olan üstbenlik ve benlik ideali arasında şekillenen bir olgudur. Üstbenlik anne-baba, okul yönetimi (otorite) olarak düşünülürken; benlik ideali öğrencilerin kendi istekleri ve hayalleri olarak düşünülmektedir. Çocukluk döneminde özdeşim nesnesi olan ebeveynler hem yasakları koyan hem de idealleri belirleyen tarafken ergenlik döneminde anne babanın işlevlerinin geçerliliğini kaybetmesi ergene başka özdeşleşme dayanakları sağlar. Ergen artık anne-babanın tümgüçlü özdeşim halinden çıkarak farklı özdeşimler kurmaktadır. Örneğin; kendi yaşıtları, hayran oldukları kimseler vb. Filmde Ölü Ozanlar Derneği’nin yeniden kurulması, Bay Keating’in yaşam felsefelerini içselleştirerek Knox’un Chris’in peşinden gitmesi, Neil’in babasına rağmen sahneye çıkması, Todd’un Bay Keating okuldan gönderilirken sıranın üzerine çıkması grubun Bay Keating’i özdeşim nesnesi olarak kabul ettiklerini göstermektedir. Bu sahnelerde öğrenciler aslında olmak istedikleri ideallere göre davranmaktadır. Philippe Jeammet’ye göre arkadaşlığın bir zenginlik olduğu ergen için yaşıtları aile ekseninden bir çıkıştır, ebeveynlerine karşı kullandığı bir dayanak, kendilik imgesi için bir aynadır ve bireyselliğini destekleyici bir güçtür. Ergen ebeveyninde görmediği sınırsız paylaşımı, eleştirisiz ve nasihatsiz kabullenilmeyi, psikolojik ve fiziksel yakınlığı, gerekçe sunmadan anlaşılmayı arkadaşlarında bulur. Grubun Knox’u Chris’i araması için desteklemesi, Neil’in babasıyla konuşamadığı konuları arkadaşlarıyla özgürce konuşması ve aynı şekilde Neil’in sahneye çıkarken babasının olmamasına rağmen arkadaşlarının yanında olması, Todd’un doğum gününde ailesi tarafından ikinci kez aynı hediyeyi aldığında Neil’in onu güldürmesi ve rahatlatması (masayı fırlatır ve artık ilk uçan masaya sahipsin demesi) örnek verilebilir. Birbirlerini destekleyen, rahatlatan bir grup ortamları olmakla birlikte öğrencilerin birbirlerini kışkırtıcı davranışlarda da bulunmaktadır. Chris’in sevgilisinin olduğunu bildikleri halde arkadaşlarının Knox’u desteklemeleri kışkırtıcı hareketlere örnek olarak verilebilir. Ergen yaşıtlarıyla birlikteyken daha özgür bir ortamda kendini daha rahat bir şekilde açabilmektedir. Sahip olduklarını, hayal kırıklıklarını ve narsistik kırılmalarını birlikte toparlamaktadırlar. Birisinin yaşadığını sanki hepsi yaşamakta, hepsi desteklemektedir. Yine de tam anlamıyla saf bir ortamlarının olmadığı düşünülmektedir.
Ergenlik ve Ödipal Yapılanma
Erkek ergenleri kız ergenlerden ayıran bir fark arkadaşlıklarının grupça olmasıdır. Kızlarda her ne kadar grup oluşumu gözlense de grup içi ikili ilişkiler daha kuvvetli ve üçüncüyü dışlayıcıdır. Erkekler ise grup dinamiğinde eşit ilişkiler yaşamaktadır. Bu grup dinamiği erkek ergene güç verirken aynı zamanda ergenin doğrudan ya da dolaylı ödipal ilişkisinden kurtulmasına ve cinsel kimliğin oluşumuna yardım etmektedir. Erkek ergen baba açlığı içindedir ve bu yüzden bir baba figürü çok önemlidir ve ergeni ensestüel nesne olan anneden koruyan diğer bir faktördür. Babaya boyun eğme (olumsuz ödipus), babanın benlik ideali olarak içselleştirilmesini sağlar. Babayla aşırı yakınlık, eşcinsellik korkularını gündeme getirir. Ergen sınırlarını yitirir ve kim olduğunu öğrenme olanağın kaybeder. Olumsuz ödipus ve kimlik karmaşasından kaçmada ergenin yaşıtları çok önemlidir. Bir kişiye değil de gruba yatırım yapılmasının sebebi de budur. Ek olarak; erkek ergenlerin anneleriyle ciddi sorunları olur. Ergenin dürtüleri, cinsellik ile ilgili fantezileri, uğraşları evdeki karşı cins ebeveynle ilgili çatışmaları güçlendirir. Erkek ergen dürtüselliğiyle anneye karşı nasıl davranacağını bilemez. Anne ergene yakın davranıyorsa, ona alan tanımıyorsa ergenin ensest kaygıları çok artar. Aynı şey kız ergenler için de geçerlidir. Onlar için de babaları cinsel bir cisim olmaya başlar. Ödipus bir ergenin hikayesidir, üç yaşındaki bir çocuğun hikayesi değil, “Ben kimim?” sorusunu soran bir ergenin hikayesidir. Ödipal dönemde kız çocuk babaya, erkek çocuk anneye aşık olur, “Annemle-babamla evleneceğim.” der. Bu söylemler oyun olup geçer, kimse ciddiye almaz fakat ergen “evleneceğim” derse psikotik olur. Bu durumda ensest yasağını tamamen inkar etmiş olur. Ergenliğin çocukluktan en büyük farkı, ergenin cinsel olarak da üreme yeteneği kazanmasıdır. Ergen bu şekilde korkutucu bir güç elde etmektedir. Ergenin arkadaşları, ergenin bireyleşmesini destekleyen bir gruptur. Ailesiyle çatışma yaşayan ergenlerin kötü bir arkadaş grubu olur, ergen çatışmak istemektedir. Ergenlerde ihmal de önemli bir konudur. Ergen ihmal ediliyorsa, doğruyu yanlışı ayırt etme yeteneğini geliştiremez. Bu ihmal bir kayıpla da ortaya çıkabilmektedir. Örneğin ebeveynlerden biri kaybedilmişse, diğeri de yas tutuyorsa, anne-baba ergen uzaksa birbirlerine, ihmal görülebilmektedir. Bir taraftan çatışan ergen bir taraftan da tutunmak ister. “Tutun beni, bırakmayın, sizinle olmak istiyorum.” der. Ergenin çatıştığı durumlar ebeveyn ile özdeşim kurmasını sağlar. Ergenlerde çatışmanın olması gerekmektedir. Örneğin Neil babasıyla çatışmaya girmediği için sonrasında kırılma yaşamış ve intihar etmiştir. Çatışmayı yaşamak en sağlıklı olanıdır ve ebeveyn bu çatışmayı dengede tutmalıdır. Ergen ve ebeveyn çatışmasında bir aracıya ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin Neil’in annesi, Neil’in askeri okula gönderilme kararında oldukça pasif, uzlaşma sağlayamayan, aracı olamayan biri olarak görülmektedir. Anne uzlaşmacı bir tavır sergileyebilseydi Neil kırılmayı yaşamayabilirdi. Ergenlerle ilgili çatışmada genellikle ebeveynlere, i)çatışmanın olacağının kabul edilmesi, ii)sınırlarının yıkılacağının kabul edilmesi önerilmektedir. Ergenler kendi sınırlarıyla, ebeveynlerinin sınırlarını ihlal edecektir. Çatışma uzlaşılabilir bir sınırda buluşma ile bitmelidir.
Ergenlikte Arkadaşlık
Ergenin arkadaşlıkları kardeşleriyle de ilgilidir. Arkadaşlık, kardeşlik olarak ifade edilebilmektedir bu yüzden arkadaşlık sosyalleşme açısından çok önemlidir. Bazen tek çocuklar ergen gruplarına girmekte sorun yaşayabilmektedirler. Freud’a göre kız çocuklarının gelişimlerinde agresyonlarını gizli ve örtük yollarla ortaya çıkarmaları gerekmektedir. Çünkü kız çocuğu ödipalde annesiyle yani sevginin ve bakımın kaynağıyla rekabet etmektedir. Hem annesinin elinden kocasını alacağı hem de bağını kesmeyeceği için çok örtük bir süreçten geçmektedir. Erkek çocuğun ise zaten arkasında ona bakan annesi bulunmakta, babasına istediği isyanı yapabilir bu yüzden erkek çocuk daha direk ve doğrudan bir tavırla agresyonunu gösterebilmektedir. Kız çocuğunun agresyonunu örtük yansıtmasının diğer bir nedeni baskılama olabilir. Kız çocuğu bağımlılığını kaybetmeden kendisini göstermelidir o yüzden bağımlılıklarını kendi özgürlükleri için kullanabilmektedirler. Kız çocuklarda bağımlılık kapasitesi daha yüksektir ve bunun olumlu ya da olumsuz tarafları olabilmektedir. Kadınlar bir nesne kullanmadan bir bağ kurma ve kendilerini gerçekleştirme yeteneklerini de gösterebilmektedir. Erkek ergenler kendilerini daha eyleme yönelik aktivitelerle (örneğin; spor) gösterirken, kız ergenler daha ilişkiler üzerinden göstermektedir. Kız çocuk daha bir yaşlarından itibaren içine almayla, kadınsılığının olduğunu anlamaya başlamaktadır. Erkek çocuk penisini kullanmayı öne çıkartırken, kız çocuk için penisinin olmadığını farketmesi, onun içerisine bir şeyler alacağını hissetmesiyle alakalı olduğu görülmektedir.
Erkek ergenin grup içinde olması ergene koruma, gerileme olanağı ve geçici de olsa kimliksel bir dayanak sağlar. Eşcinsellik tehlikesi çoklu ilişki kurularak seyreltilmiş olur. Kalabalık olmak bireyleri güçlü kılar. Gerileme ergeni dürtüsel bilinmezden (özellikle üretici cinsellikten) korumaktadır. Öte yandan ergenin ötekilerinde bulduğu özdeşleşmeler baba imgesinden farklılaşmasını, boyun eğmeye, zayıflığa, bağlılığa gönderme yapmadan içindeki babayı konuşturmasını sağlamaktadır. Grup ona bir genişlik kazandırır, derinliği ise bir kadınla aşk yaşamaya başladığında kazanır. Grup heyecanların, duyguların birey üzerine toplanması yerine toplulukta seyreltilmesini sağlayarak ergene genişlik kazandırmaktadır. Daniel Marcelli, erkekler ancak bir kadınla derinlik kazanırlar, der. Aşk ilişkisi bir derinlik sunmaktadır. Çünkü ötekinin heyecan ve duygulanımlarının tanınması, cinslerin tamamlayıcılıklarının yani simgesel kastrasyonun kabulü demektir. Derinlik empati, beklentileri anlamak, ilişkiye kalıcı bir yatırım yapılması, ilişki üzerine düşünüp hayaller kurulması gibi öğeleri içermektedir. Duygusal kısım derinlikle alakalı bir şeydir ve sevmek, hissetmek, yakınlaşmak kişiye derinlik kazandırmaktadır ama en çok empatinin derinlik kazandırdığı söylenilebilir. Terapide terapistin empati kurması, aktarım aşkının yaşanması, duyguların ifadesi, yaşanılanların ifade edilip söze dökülmesi derinliği artırmaktadır. Toplandıkları mağara onların grup dinamiğini yansıtması açısından önemlidir. Mağarada da derinlik katan eylemler görülmektedir. Örneğin ortak çalışmalar, yapılan danslar, herkesin mağaraya bir şeyler getirmesi bir mağara kültürü oluşturmuştur.
Ergenlikte Libido
Freud, dürtüleri yaşam dürtüleri ve ölüm dürtüleri olarak ikiye ayırırken, yaşam dürtüleri de kendi içinde kendini koruma dürtüleri ve cinsel dürtüler olarak ikiye ayrılır. Yaşam dürtüleri bireyin yaşamını sürdürmesi hedefler. Bu narsistik libidodur. Yaşam dürtüleri aynı zamanda ötekilerle birlikteliği de hedefler. Bu da nesne libidosudur. Bu iki libido birbirini destekleyicidir. Mağara toplantıları, yaşam dürtülerini simgeleyen bir eylemdir. Charlie’nin kadın figürleri göstermesi ve kadın getirmesi, aşk şiirlerinin okunması cinsel dürtülerin belirtileri olup narsistik libidoyu desteklerken, birlikte müzik çalıp dans etmeleri ötekiyle birlikteliğini yansıtarak nesne libidosunu gösterir. Ergenler kolaylıkla dürtüselleşebilmektedirler. Bu dürtüsellik yıkıcı da olabilmektedir. Charlie’nin kendini okuldan attırması yıkıcı dürtüselliğe örnek olarak verilebilir.
Ergenlikte Risk Davranışları
Risk davranışları haz sağladığı için ergenlikte çok sık görülmektedir. Haz arayışı ergen ruhsallığının temelidir. Bu haz arayışı keşfetme ve aykırı davranışta bulunma arzularını beraberinde getirir. “Bunu yapıyorum çünkü hoşuma gidiyor.” cümlesi ergenlerin riskli davranışlara rağmen kullandıkları ve temelinde hazzın olduğunu gösteren cümledir. Olumsuz duygular ortaya çıkaran durumlar dahi haz uyandırabilir. Okulun kurallarına riayet etmeden gece mağaraya kaçmaları, partide Knox’un Chris’in saçlarını okşayarak alnından öpmesi, Neil’in babasından habersiz onun adına izin mektubu yazması, Charlie’nin bilimsel bir platformda ölü ozanlar derneğinden bahsettiği bir makale yayınlaması ve Bay Nolan’ın yaptığı uyarı konuşmasında “Bay Nolan, sizi arıyorlar. Tanrı, Welton’a kızlar kabul edilmeli diyor.” şeklinde konuşma yapması ve üstüne ceza alırken dahi sırıtması risk davranışlarına örnektir. Aslında haz çocukluktan beri ön plandadır ancak ergenlikte farklı olan bu hazların daha fazla erişkin hazlarına dönüşmesidir. Bu sefer erişkin dünyasında bu hazlara bir uzlaşma bulması gerekir. Çatışmaya girmeleri, risk davranışlarında bulunmalarıyla bu uzlaşmaları nasıl bulamadıklarını görülmektedir. Cinsellik kadar saldırganlıkları da güçlenir. Karşı koyma davranışı haz sağlar. Ergene hiçbir kural koymamak onu bu hazdan mahrum bırakır. Aşırı kurallar ise hazzın ortaya çıkışını engeller. Bay Keating’in destekleyici tavırlarının bu aşırılığı esneterek ergenlerin hazlarının ortaya çıkmasına imkan verdiği düşünülebilir. Neil’in sahneye çıkmak için babasıyla konuşmadığı biçimde Bay Keating’le konuşarak motive olması ve sahnede rol alması hazza eriştiğinin örneğidir. Risk davranışı bireyi aşan bir uyarılmaya dayanak oluşturmak, boşluk ve sıkıntı duygusuyla baş edebilmek, kaygı ve rahatsızlık duygusunun dışa atılmasını sağlamak için kullanılabilir. Todd’un Bay Keating’in gitme sahnesinde sıraya çıkarak başkaldırı gösterdiği, Neil’in Bay Keating’e babasının sahneye çıkmasına izin vermesi konusunda yalan söylediği görülmektedir. Ergenler kendilerini gerçekleştiremediklerinde kimlik bunalımına sürüklenebilmektedir. Bu bunalım kimliksizliğe neden olabilir. Ergenler kimlik bulmaları için teşvik edilmezlerse kimlik sorunları olur. Riskler alınmalı, hatalar yapılmalı, bunlar sorgulanarak hayatın anlamı ortaya çıkarılmalıdır. Kimlik soruları ergenlikte olur. Ergenlikte bir aktivite olmalı ki düşünülmelidir. Filmde Keating bu konuda ergenlere yol göstermektedir. Zaman kavramı da çok önemli olur. 10-12 yaşa kadar zaman diye bir şey yoktur. Ergenler zamanı fark etmeye başlarlar. Hayat bir derinlik kazanır.
Kimlik Oluşumu
Ergenlik döneminin ana hedeflerinden biri ebeveynin ona biçtiği rolden uzak kendi deneyimleri doğrultusunda kişisel bir kimlik oluşturmaktır. Winnicott ergenlik için “Ne olacaklarını bilmiyorlar, nerede olduklarını bilmiyorlar ve bekliyorlar. Çünkü her şey askıda ve kendilerini gerçek hissetmiyorlar. Bu nedenle çok gerçek şeyler bile yapabilirler.” demiştir. Neil’in hayallerinin babası tarafından engellendiği ve umudu kalmadığı noktada yaşamak yerine hayatın en büyük gerçeği olan ölümü tercih etmesi bu sözü doğrular niteliktedir. Okulda çocuklara ebeveynleri ve yöneticiler tarafından biçilmiş meslekler olduğu görülmektedir. Knox ve Charlie, Neil’e “Neden babana karşı çıkmadın, ona haddini bildir.” dediğinde Neil “Siz ailenize karşı çıkıyor musunuz müstakbel avukat ve müstakbel bankacı?” demiştir. Ebevenlerin çocukları yerine karar vermelerinin yanı sıra Bay Keating çocuklara kişisel kimlik oluşumu için önderlik etmiştir. Todd’un uğraşlarına rağmen yazamadığı şiir sonucu Bay Keating onu tahtaya çıkartarak gözlerini kapatmış ve serbest çağrışımla içindekilerini keşfetmesi ve açığa vurmasını konusunda cesaretlendirmiştir. Bu serbest çağrışımda Todd’un kullandığı battaniye metaforu göze çarpmaktadır ve gizlendiği, saklandığı şeklinde yorumlanabilir. Neil’in ölümü üzerine Todd’un yası içinde tutmayarak karlarda bağırması ve Bay Keating’in okuldan atılmasına sessiz kalmayışı bu cesaretlendirmenin sonucu olarak görülebilir. Todd’un otorite baskısı nedeniyle gelişen sert bir süperegoya sahip olduğu düşünülmektedir. Neil’in seçmelere babasından habersiz katılacağını öğrenmesi üzerine Neil’e “Baban izin vermiyorsa nasıl rol olacaksın? Seçmelere katıldığını öğrenirse seni öldürmez mi? Bu imkansız.” demiştir. Ergenliğin barındırdığı meydan okuma ve bağımlılık arasındaki spektrum, Todd’da süperegoyla beraber bağımlılık düzeyinde var olmuş olup kimlik kazanımı ve benliğin güçlenmesiyle meydan okumaya doğru kaymıştır. Neil’in meydan okuması ise trajik bir şekilde son bulmuştur. Oysa Neil, tiyatro oyununda bir gölgeyi canlandırmış ve babasının gözlerinin içine bakarak “Eğer biz gölgeler haddimizi aşmışsak...Siz affederseniz her şey düzelir… Bana elinizi verin ve dost olalım.” repliklerini söylemiştir. Bu sözler ergenin kurallarla birlikte aslında ebeveynlerinin destek ve yardımına duyduğu ihtiyacın da temsilidir.
Ergenlik döneminde özdeşim kurulan otoriteye karşı tepkisellik oluşmakta ve bu durum “ters kimlik” olarak nitelendirilmektedir. Ergenlerde benliğin ana işlevi olan uyum süperegoyla id arasında bütünleşememektedir. Bu tam bütünleştirememe ergenlik için normaldir. Ancak çatışma çözülemediğinde kimlik bocalaması, nesne süreksizliği yaşanır ve intihar gibi durumlarla sonuçlanabilir. Ergenlikte kurallar ve haz, iyi ve kötü arasında yaşanılan bu çatışma, bölmenin kullanılan bir savunma olduğunu göstermektedir. Filmde Neil’in kimlik kazanımı sağladığı, oyuncu olmak istemesiyle görülür. Bu nedenle Neil’in bölmeden çok babasının baskısı ve reddedişi sonucu yaşamına son verdiği söylenebilir. Çünkü askeri okula göndermek çocuğu hazır bir kimliğin içine sokmaktır. Bu açıdan meslek, ergen için önemlidir. Kimlik arayışında “Ben gelecekte ne olacağım? Nasıl bir mesleğim olacak?” sorularının düşünülmesi ve araştırılması ergenliğin esaslarındandır. Filmde ise çocuklar için aileler tarafından belirlenmiş meslekler bulunur. Bu noktada Bay Keating’in çocuklara yeni kapılar açtığı görülmekle beraber Neil’in intiharının bu ayrışma nedeniyle olduğu da düşünülebilir. Neil’in uyum sağlayıp rol yapan tarafı varken bir de gerçekte yaşadığı tarafı olması kendi içinde bir bölme yaşadığına işaret olarak görülebilir. Ancak ergen, çocukluktan getirdiği özdeşim nesnesini değiştirerek kendi kimliğini bulmaya çalışmaktadır. Filmdeki ebeveynlerde çocuklarının farklı özdeşim nesnelerini kabul etmeyen bir tavır göze çarpar. Oysaki yeni özdeşim engellenebilecek bir şey değildir. Ergenler bu dönemde anne babayla özdeşimi tamamen bırakıp başkalarıyla özdeşleşmeye başlarlar. Anne babanın etkisi yeni bir özdeşime kadar geçerli olup sonra etkisini yitirmektedir. Ergenlik o açıdan ideallerin, yasakların, özdeşimlerin hepsinin gözden geçirildiği bir dönemdir, ergen tüm bunlara saldırır ve o saldırıdan arda kalan kimlerse onlarla yola devam eder. Yani bir dağılıp toplanma dönemidir.
Ergenlik, filmde vurgulandığı kadar önemli bir noktadır. Ruh sağlığı sorunları yaşayan kişilerin, ergenlikte arkadaş gruplarının genellikle olmadığı görülür. Bu kişiler arkadaş gruplarına girmekte, arkadaşlık kurmakta ve sonrasında da sosyal yaşam oluşturmakta zorluklar yaşarlar. Kişinin ergenlik dönemini öğrenmek onun yapısını, karakterini öğrenmek adına çok önemli bilgiler taşımaktadır. Profesyonellerin ortaokulda ne olduğu, lisede ne olduğu, cinsellikle ve saldırganlıkla nasıl baş ettiği konularını ruh sağlığı sorunları yaşayan kişilerle konuşması önemlidir. Ek olarak sınırsız bırakılan ergenlerde de hem ergenlik hem yetişkinlik döneminde zorluklar yaşanmaktadır. Bu nedenle ailenin sınırları belirlemesi, idealler sunması, bu ideallerin çocukla uyumlu olması ve çocuğun istediği idealleri ifade edebilmesi önemli bir noktadır. Günümüzde sınırsızlık internet ve cep telefonuyla birlikte ortaya çıkmış olup ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Ailelerin bu duruma adapte olamaması ergenlikte yaşanılan sorunları arttırmaktadır. Çünkü sınırsızlık uyuşturucu maddeye ve alkole ulaşımı çok daha kolay kılar.
Yaşanılan bu çatışma ve yoğunluğun sonunda ergen kendine özgü bir kimlik oluşturmaktadır. Kimliğin şekillenmesinin lise ve üniversitede devam etmesi ortaya çıkan sorunlara müdahale için bu dönemleri önemli bir noktaya koymaktadır. Bu dönemde var olan sorunlar için psikolojik destek alınması ergenin geleceğinin kurtulmasını mümkün kılar. Ergenlik döneminde müdahale edilen depresyon ile gelecekte yaşanabilecek problemlerin büyük ölçüde önüne geçilmektedir. Filmde psikolojik bir danışmanın olmaması bu noktada hissedilen bir eksikliktir. Psikolojik danışman, çatışmalara müdahale edilmesi, uzlaşmalar bulunması, ilişkilerin kalıcılığının sağlanması konusunda oldukça yardımcı olabilir. Gelişim dönemindeki ruhsallığın önemli ve müdahalenin yaşamsal olması nedeniyle okullarda psikolojik danışman bulunması hayat kurtarıcı olmaktadır.
İntihar Davranışı
Ergenlik döneminde intihar ve intihar girişimleri önemli bir ruh sağlığı sorunu olarak görülür. Ergenlerin psikolojik ve fiziksel dönüşümü yeterince gerçekleştiremeyip öz yapımdan öz yıkıma yöneldikleri görülür. İntihar da öz yıkım eylemlerinden biridir ve ölüm ergenlik için simgesel bir ögedir. Ergen için istemediği değişimler bir tehdit unsurudur. Ölümün değişmez ve dokunulmazlığı ergen için bir kaçış yoludur. Kendi denetiminde olmayan hayatının sonlanışını kendi eliyle sağlar yani ergen yaşamak için ölür. Narsistik ve nesnel yatırım arasındaki çatışmadan kaynaklanır. Neil, ruhsal tasarımı olan oyuncu olmak ile ebeveynlerinin neden olduğu gerilim artışı sonucu intihar davranışında bulunmuştur. Engellenmeye karşı yaşadığı göreceli hoşgörüsüzlük ve iç dürtüsel şiddetlenme intiharının kaynağıdır. Ergenin narsistik temellerinin zayıflığı onu dış dünyanın etkilerine karşı daha zayıf hale getirir. Ailesi tarafından engellenmesi ergende narsistik yaralanmaya neden olur ve ergenin dürtüselliği ortaya çıkar. Dış dünyada bir kopma yaşanması iç dünyadaki kopmayı beraberinde getirir. Neil’in babasıyla olan ilişkisindeki kopma onu kendini babasına karşı savunmaya geçmeden intihar davranışına sürüklemiştir. Çünkü ergenlikte eylem sözün önüne geçer.
Elveda sana, benim güvenilir arkadaşım.
“Birbirimizi tanıyoruz dokuz, on yaşlarından beri.
Birlikte tepelere ve ağaçlara tırmandık.
Alfabeyi ve aşkı öğrendik
Dizlerimizi paraladık, kalplerimizi yaraladık.
Elveda arkadaşım, ölmek zor.”
Terry Jacks’ ın “Seans In The Sun” şarkısının sözlerinin de hissettirdiği gibi ölüm ergenler için romantikleşebilmektedir.
Ergenlerde narsistik yapılanma ya da narsistik savunmalar çok kolaylıkla kullanılabilmektedir. Onlar her şeyin en iyisini en doğrusunu bilirler, anne babadan daha iyi, fiziksel güç açısından daha güçlü, güzellik açısından daha güzel olabilirler yani bir yandan ellerinde narsistik açıdan onları besleyecek taraflar da vardır. Bir ergene (ve üniversite öğrencilerine de) narsistik kişilik bozukluğu tanısı ya da herhangi bir kişilik bozukluğu tanısı verilemez. Çünkü henüz oluşum aşamasındadır. Bir kişilik bozukluğu tanısı koyulabilmesi için önce kimliğin tamamen yapılanması gerekmektedir. O yüzden hemen tanı koymayıp şans tanımakta fayda vardır. Narsistik yatırım ile nesnel yatırım arasındaki çatışma ergenliğin temel unsurlarından biridir. Çocuksu tümgüçlülüğü yitirmeyi hazmedememe ergenin kendini gösterme çabasına girmesine neden olur. Ancak olgunlaştıkça bunun gerçek olmadığını kabul ederek hayatına devam eder ve kimlik kazanımını sağlamış olur. Çok idealize olabilmektedirler. Belli idealleri olur ve o ideallerinin ışığında dünyayı değerlendirebilirler. Büyüdükçe idealleri ve gerçek yaşam arasında uzlaşmaları yavaş yavaş başlamaktadır. Uzlaşmanın olamaması ciddi bir sorundur. Filmde bu Neil’de ihtihar davranışıyla görülür. Charlie’de de bu durum kadınları yaşamında nereye koyacağını bilememesi ve ismini değiştirmek istemesiyle görülmektedir.
Film, adının “Ölü Ozanlar Derneği” olması ile de karamsarlığı ve ölümü fazla öne çıkarmış görünmektedir. Okul boğucu ve mutsuz edici, ergenin coşkusundan kopuk bir ortama sahiptir. Dürtüselliğin yaşanabildiği, şiir gibi en serbest olunan, duyguları en çok coşturan bir ortamda toplanmayı tercih etmektedirler. Müzik ve sanat olmaması hayattan ne kadar kopuk olunduğunu da göstermektedir. Sanatla sporla uğraşmak ergene kimliği için bir kalkan oluşturur, bulmasını sağlar ve onu korur. Çünkü deneyimin yaşandığı bir alan olması gereklidir. Filmde Bay Keating ergenlere futbol oynatarak topa sertçe vurdukları anda şiirlerden dizeler okumalarını sağlayarak dürtüselliklerini boşaltacakları bir alan oluşturmaktadır.
Rekabet de ergenler için çok geliştirici bir unsurdur. Arkadaş grubu bu yüzden çok önemlidir. Rekabet hayatın çok önemli bir faktörüdür. Sporla, sanatla, müzikle o rekabet yaşanabilirse kişiliği geliştirmektedir. Fakat rekabetin yaşanmadığı ortamlar ergenler için çok risklidir. Bu yüzden Bay Keating’in ruh sağlığını geliştirici bir yönü olduğu da görülmektedir. Sessiz olanları konuşturup eyleme davet etmesi çok ihtiyaç duyulan bir davranışıdır.
Filmde destekleyici bir aile ya da anne figürünün olmaması eleştirilebilir. Karşılaştırmayı yapabilmek için buna ihtiyaç vardır ancak filmde hiç destekleyici bir aile modeli görülmemektedir. Aynı zamanda okulda bir kadın öğretmen ya da bir psikolojik danışman ve rehber olmaması da göze çarpan noktalardandır. Çoklu ilişki bir tek ergen grubunun içinde görülmektedir. Bunun dışında üçlü ilişki yoktur, hep ikili ilişkiler görülmektedir. Aileler, okul müdürü ve öğrenciler sorun yaşadığında üçüncü bir uzlaşmacı değil, müdürün yanında yer alan etkisiz bir taraftır. Neil ve babası arasına kimsenin giremediği görülmektedir. Bay Keating’in o okuldan mezun olup kendini gerçekleştirebilen bir insan olarak ergenlere en azından ne yapacaklarını değil ancak kendilerini nasıl koruyacaklarını göstermesi beklenebilirdi. Filmde bu noktanın boş bırakıldığı görülmektedir. Keating’in de okul yönetiminin de ergenlerin ne dediğini çok dinlemediklerini daha çok kendi istekleri, talepleri ve bildiklerini ön planda tuttukları görülmektedir. Fakat ergenlerin dinlenilmesi çok işe yarar ve toplumu zenginleştirir.