• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

BLACK MIRROR- USS CALLISTER

BLACK MIRROR- USS CALLISTER

F.. Nur KARAKURT,, Melisa Serpil YANIK

Özet

Robert Daly, Callister adlı bir oyun şirketinde ortak ve baş teknoloji yöneticisidir. Yüksek teknolojili İnfinity isimli çevrimiçi oyunun kodlarını yazmış ve yaratıcısı olmuştur. İnfinity isimli oyunun yanı sıra bu oyunun Robert’e özel Uzay Filosu (Space Fleet) temalı bir yaması da mevcuttur. Fakat bu mod sadece Robert’e özel ve çevrimdışıdır. Robert günlük hayatında oldukça silik bir tiptir. Ofis arkadaşlarıyla iletişim kurma konusunda başarısızdır. Bu iletişim eksikliğini oyununda yarattığı dünyayla gidermeye çalışmaktadır. Ofis arkadaşlarından gizlice aldığı DNA aracılığıyla onları çevrimdışı modda olan oyuna hapsetmiş ve orada kendisinin kaptan olduğu bir fantezi dünyası yaratmıştır. Ofise yeni gelen stajyer Nanette, Robert’e olan hayranlığından ötürü şirkette olduğunu belirtmiş ve Robert’in dikkatini üstüne çekmiştir. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Robert onun da DNA’sını ele geçirmiş ve oyuna Nanette de dâhil olmuştur.  Oyunun içine hapsedilen Nanette’in klonu bu durumdan hoşlanmaz ve kendince bir isyan başlatır.

Karakterler

            Filmde ön planda olan 3 karakteri tanıtarak konuya giriş yapacağız.

James Walton, Callister Şirketinin CEO’su. Robert Daly ile birlikte şirkette ortaklar. Gerçek hayatta özgüvenli, dışadönük ve çapkın birisidir. Karakter özelliklerinden dolayı şirkette sevilen birisi ve şirketin görünen yüzüdür. Kendini ve ortağını tanıtmak için şu cümleyi söylemektedir: “Bob donanım ben de onun parıltılı arayüzüyüm.”

Nanette Cole, Stajyer. Motor mimarisi bölümünde yer alıyor. Robert Daly’nin kodlamalarına hayran.

Robert Daly, Baş Teknoloji Yöneticisi. Yaşantısında oldukça yalnız ve insanlardan soyutlanmış birisidir. Ofis arkadaşları tarafından neredeyse yok sayılmaktadır. Bu soyutlanmış hali onun için sorun olmasa da ofistekileri dikkatle gözlemesi onlar tarafından dikizci olmakla suçlanmasına sebep olmuştur. Kodlama konusunda oldukça başarılıdır. Yarattığı oyuna yazdığı kendine özel yeni bir modla kendine ofis arkadaşlarından mürettebat oluşturmuş ve bu da bir nevi onun bilinçdışı yansıması olmuştur.

Şizoid Kişilik Bozukluğu

            Robert Daly’nin karakter örgütlenmesi şizoid kişilik yapılanmasına bir örnek sunmaktadır.  Şizoid kelimesinin kökeni “ilişkisi kesik” yani “dünya ile ilişkisi kesik” anlamına gelen latince “schizo” kelimesidir.  Şizofreni ile aynı kelime kökenini paylaşır. Şizoid kişilik yapılanmasına bir örnek de Celal Odağ’ın Nevrozlar 1 kitabında paylaştığı Jack London’ın şu öyküsüdür:

“Bir akşamüstü acil cerrahi bölümüne ağır yaralı bir adam getirilir. Hemen ameliyata alınması gereken hasta özkıyım amacıyla boğazını kesmiştir. Yarası öylesine derin ve tehlikelidir ki incelik ustalık ve soğukkanlılık isteyen bir ameliyat zorunludur. Bunu yapmayı kimse istemez ya da buna kimse cesaret edemez. Tüm uzmanlar ünlü bir cerrah olan Doktor X’in ameliyatı başarıyla gerçekleştirebileceği kanısındadır. Doktor X’e haber verilir. O da gelip kendisinden beklenen beceri ve soğukkanlılıkla ameliyatı yapar. Hasta kurtulur. Doktor X hastanede hoşnutluk ve rahatlamaya neden olan bu olaya karşı kayıtsızdır. Hiçbir şey yapmamış gibi davranır. Olaydan hiç etkilenmemiş gibidir. Herkese karşı uzak ve soğuktur. Doktor X, çıkış işlemleri yapılırken hastaya bıçağı yanlış yere vurduğunu söyler. Parmağıyla öldürücü darbenin nereye ve hangi yönde vurulacağını işaret eder. Ertesi gün aynı kişi yine hastaneye getirilir ama bu kez ölüdür. Bıçağı ünlü cerrahın gösterdiği can alıcı yere onun gösterdiği yere vurmuştur.”

Şizoid kişilik bozukluğuna sahip kişiler genellikle suskun, tasasız, içlerine gömülmüş olarak görünürler. Kendilerini anlatmaktan kaçınırlar. Dış dünyaya yapılan libidinal yatırımları çok azdır. Dizide de gördüğümüz gibi karakter gerçek dünyada bir yatırım yapıp iş kurmuştur, Star Trek ile ilgili koleksiyonu bulunmaktadır ancak gerçek dünyadaki libidinal yatırımı bunlarla sınırlı kalmıştır. İlişkilerle ilgili libidinal yatırımın neredeyse tamamı fantezi dünyasındadır. Libidinal yatırımın gerçek dünyadaki bir nesneye yapılamaması sonucu o nesnenin yasının tutulması zordur. O yüzden ölüm, ayrılık veya kayıp gibi durumlara verilen tepkiler normalden farklıdır. Bu kişiler bu durumu anlayamaz veya duruma tepki vermezler. Verilen tepkiler de garip olabilir.

Konuşma yapmak ve ilişki kurmak şizoidler için yorucudur. İlişkiler önceden kestirilemez ve diğer kişilerin tepkilerini çözmekte zorlanırlar. Ayrıca başkalarının düşüncelerine duyarlılıkları azdır. İlişkileri kesintilidir, eleştirilere ve övgülere de tepkisizlerdir. Bu düşünceler hayranlık ve onaylama dahi olsa onlarda büyük heyecanlar yaratmazlar. Türdeşlerinin övgülerini almaya uğraşacağına hayal kurmayı, yalnız çalışmayı severler. Düşmanı Valdack’ı yendiğinde Robert abartılı bir sevinç duygusu yaşamamıştır.

Şizoid, tatminlerini iç dünyasında tek başına sürdürür. Robert’in gerçek dünyadan çok yarattığı oyun evreninde vakit geçirmesi bunu ispatlamaktadır.

Şizoid kişilik bozukluğunun nispeten daha sağlıklı tarafında büyük yaratıcılık gösteren kişiler bulunur. İnsan bilimlerinin aksine teknik ya da soyut disiplinlere ilgi duyarlar ve mesleklerinin de uzmanı olurlar. Şizoidlerin büyük bölümü tek başına yürütülen meslekleri (bilgisayar programcıları, sanatçılar, yazarlar, teorik bilim insanları vs.) tercih etmektedirler. Genellikle mekanik işlerle uğraşırlar çünkü insana yatırım yapmak yerine makineye yatırım yapmayı tercih ederler.  Dizide de görüldüğü gibi Robert oyunun teknolojik anlamda yaratıcısıdır. İşinde çok iyidir bunu da Nanette’nin övgülerinden anlayabiliyoruz.

En özgün sanatçıların güçlü bir şizoid yönleri vardır çünkü kişinin geleneğe yeni bir yaklaşımla bir etkide bulunabilmek için gelenekten ayrı durması gerekir. Robert’ın Star Trek dizisi ile teknolojiyi birleştirmiş olması da bununla açıklanabilir.

Şizoid Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri (DSM-5)

A- Aşağıdakilerden en az dördü ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, toplumsal ilişkilerden kopma ve kişiler arası ortamlarda duygularını kısıtlı gösterme, yaygın örüntüsü;

1- Ailenin bir üyesi olmak da dahil yakın ilişkilere girmek istemez ve yakın ilişkilerden hoşlanmaz.

Robert tek başına yaşamaktadır. İş yaşamı dışında etrafında kimse yoktur. Şizoidlerin ilişki örüntüsüne bakıldığında genellikle bu ilişkisizliklerine geçmiş yaşantılarında da karşılaşılır. İlkokul, lise, üniversite yıllarında genellikle hiç arkadaşları olmaz, olsa dahi sayıca azdır ve birlikte sessizce vakit geçirirler. Çocukluğunda ve ergenliğinde bu ilişki örüntüsünü göstermeyip daha sonraki yaşantısında bu belirtileri gösterirse bu şizoid gerilemedir. 

2- Genellikle tek başına etkinlikte bulunmayı yeğler.

Karakterimiz oyunu yalnız oynamaktadır. Yalnız yaşamakta, iş yerinde odasında vakit geçirmekte ve iş yeri etkinliklerine katılmamaktadır.

3-Cinsel yakınlaşmaya çok az ilgi duyar.

Robert gerçek dünyada cinsel bir aktivitede bulunmazken fantezi dünyasında dahi bir şey yapmamaktadır. Hatta fantezi dünyasında cinsel organları da yok etmiştir. Şizoidler için cinsellik hayal edilemez ve yabancı olduklar bir alandır. Dizide de bu çok net gösterilmiştir.

4-Çok az etkinlikten zevk alır. 

Oyun oynamak ve fantezi dünyası tek zevk aldığı yer gibi görünmektedir. Onun haricinde Star Trek ile kısıtlı bir sanat ilişkisi var denebilir. Pizza, süt ve kahve ile sınırlı bir yeme alışkanlığı vardır onların türünde bile seçici ve takıntılıdır.

5-Birinci derece akrabaları dışında yakın arkadaşları ve sırdaşları yoktur.

Robert’ın en yakını ortağıdır onunla da çok mesafeli bir ilişkileri vardır. Hiç arkadaşı yok denebilir hatta ailesinden biri dahi görememekteyiz.

6- Başkalarının övgülerine ya da yergilerine aldırmaz. 

Nanette işe ilk geldiği zaman Robert’a ve yaptığı işlere söylemiş olduğu güzel sözlere karşı Robert tepkisiz kalmış gibi görünmektedir. Sadece dikkatini Nanette’e yöneltmesine sebep olmuştur bu sözler.

7-Duygusal olarak soğuktur, kopuktur, tekdüze duygulanımı vardır.

            Robert genel olarak bu duygusal özellikleri dizi de bizlere göstermektedir.

            Şizoid kişilik bozukluğu, erkeklerde kadınlara oranla 2 kat daha fazla görülmektedir. Ayrıca batı toplumlarında daha fazla görülmektedir. Bu durum bireyci kültür yapılanmasından kaynaklanabileceği gibi kendileri için daha kolay yardıma başvurduklarından dolayı da olabilir.

Dürtü, Duygulanım, Mizaç

Şizoid kişiler çoğu kez kendini doğuştan duyarlı olarak betimlerler ve yakınları da sık sık bu kişilerin çok fazla ışık, ses veya hareket karşısında geri çekilen bebeklerden olduklarını belirtirler. Robert’in evinin renksizliği ve çok loş oluşunu bu şekilde açıklayabiliriz.

Şizoid bireylerin ilişkileri de duyuları gibi hassastır. İlişkilerinde eleştiri ve beğenilmeme durumlarında hemen kendi iç dünyalarına geri çekilirler. Kolay incinip, kırılırlar. Nanette’in kahve alırken arkadaşına beğenisinin sadece profesyonel bir ilişki içinde olduğunu söylemesi  Robert’ta bir kırılma yaşatmıştır. Bu kırılma sonucunda Nanette’i fantezi dünyasına götürmüştür.

Psikanalitik kurama göre şizoid kişilik bozukluğu, çocuğun sevgi vermeyi ve almayı öğrenemediği anne-çocuk ilişkisinden kaynaklanır. Çocuk, ilişkileri ve duyguları tehlikeli olarak görür bu nedenle kendi duygularından ve diğer insanlardan izole kalmayı tercih eder. Anneye bir libidinal yatırım yapılamamaktadır. Bu da ilişki kurulmasını engellediği için ilişki içinde yaşanılan süreçlerin de öğrenilmesini engellemektedir. İlişkilerdeki hassasiyetin kaynağı da bu süreçlerin öğrenilmemiş olmasıdır.

Şizoid kişi, dürtü alanında oral düzey meselerle mücadele etmekte olduğu izlenimi verir. Robert’ın süt içmesi, mürettebatın uzay gemisinde sürekli içki ya da zehir içiyor olmaları, pizza yemesi, Nanette’i nefessiz bırakması oraliteyi yansıtmaktadır. Gemiye getirilen mürettebatın dnalarının genellikle yiyecek ve içeceklerden alınmış olması da oral düzeyi çağrıştırmaktadır. Aynı şekilde hayvanlar aleminin ilkel dönemlerini yansıtan böceklerin fantezi dünyasında yer alması da regresyonun fazla olduğunu göstermektedir.

Spesifik olarak, bu kişiler dışarıdaki biri veya bir şey tarafından yutulma, işgal edilme, bozulma, ele geçirilme, yenilme tehlikelerinden kaçınma meseleleriyle uğraşır. Oyunun içindeki düşmanı Valdack’ı sürekli yenmesi ve öldürmekten kaçınması bu meselelerle yoğun bir biçimde uğraştığının bir nevi ispatı gibidir. Bu dünyada oldukça şiddetli çatışmalar yaşasa ve saldırganlığını ortaya çıkarsa da Robert gerçek hayatta insanlara oldukça sakin bir izlenim verir. Burada bir dürtü yansıtması sürecinin işlediği varsayılabilir. Ayrıca agresyonunu da fantezi dünyasında boşaltmakta olduğu söylenebilir.

Şizoid kişiler olan biteni değiştirmeye veya tersi şekilde, yargılamaktan uzak durmaya ilişkin içsel bir istek hissetmeden kendilerini ve dünyayı hemen hemen olduğu gibi alma eğilimi gösterirler. Buna karşın temel güven alanında yoğun kaygı yaşayabilirler. Kaygıları çok arttığında da saklanırlar; bunu ya dış dünyadan kendilerini yalıtarak ya da hayal dünyalarına geri çekilerek yaparlar. İzlediğimiz bölümde de bu “yatılmışlık” hem gerçek dünyada hem de fantezi dünyasında görülmektedir.

Bilinçdışı Fanteziler

Freud çalışmalarında önceleri “baştan çıkarma” kuramını kullanmıştır. Erken çocuklukta baba tarafından yapılan cinsel tacizin daha sonra histeri ve her türlü nevrozun gelişmesine yol açmakta olduğunu öne sürer. Fakat Freud babasını kaybettikten sonra otoanalizlerine başlar ve daha sonraki çalışmalarında “baştan çıkarma” kuramını terk ettiğini söyler. Bu otoanalizleri sırasında bilinçdışı fantezilerini fark eder. Histerik belirtilerin altında yatan düşünceleri araştırmaya başlar ve ilk kez burada “fantezi”lerin önemini vurgular.

Freud, bilinçdışı fantezilerin çatışmalar, dürtüler ve savunmalar içerdiğini ve bunların bilinçdışı fanteziler yoluyla ifade edildiğini ortaya koyar. Daha sonra fantezilerden “ruhsal bir gerçeklik” olarak söz etmeye başlar. Freud önceleri semptomun ortaya çıkış biçimine odaklanırken bu değişimi yaptıktan sonra fantezinin nasıl oluştuğu ve nasıl ortaya çıktığı gibi iç dünya ile ilgili konulara daha fazla odaklanmıştır.

Bilinçdışı fantezi kavramında bir diğer önemli isim Melanie Klein’dır. Özellikle “paranoid-şizoid konum” ve “depresif konum”a ilişkin kavramlaştırması literatürde geniş yankı bulmuş, psikanalitik kuramı ve uygulamayı zenginleştirmiştir. Melanie Klein’ın öne sürdüğü bu kavramlar bir sanat eserinin anlatılıp yorumlanması için önemli bir içerik sağlamıştır.

Melanie Klein, Freud’un bilinçdışı fanteziler kavramını genişletmiştir. Freud’a göre fantezilerin rüyalar gibi arzu doyurucu işlevi bulunmaktadır fakat Freud fantezilerin ‘göreli’ olarak daha geç dönemde oluştuğunu düşünmüştür.             Kleincı görüşe göre ise fanteziler baştan beri aktiftirler ve dürtülerin ruhsal temsilcisi olarak kabul edilebilirler. Bir diğer fark ise Freud’un bilinçdışı fanteziler kavramında, genellikle nevrotikler ile çalıştığı için, bastırma ön plandadır. Nevrotiklerin fantezi dünyasında ödipalin izlerine rastlanmakta; rekabet, öfke, saldırganlık ve cinsellik öne çıkmakta ve onların sembolik yansımalarını görmekteyiz. M. Klein ise çocuklar ile çalıştığı için bölme ve diğer ilkel savunma mekanizmalarını daha iyi anlamıştır. Ödipal dönem öncesinde de bir fantezi dünyası olduğunu gözlemlemiştir. Bu sebeple M. Klein fantezi dünyasının ilkel süreçlerini Freud’a göre daha iyi açıklamıştır.

Erken dönemdeki fanteziler başlangıçta bedensel duyumlar olarak deneyimlenirlerken daha sonra plastik imgeler ve dramatik temsiller biçimini alırlar. Robert bunu teknolojiyi de kullanarak dahil olabileceği bir dünya haline getirmiştir. Burada böceklerin, uzay mekiğinin, bilgisayar oyunun varlığına bakarak görece sembolize edilmiş bir alan var denilebilir. Ancak yine de semboller ilkel özelliklerini korumaktadırlar.

Fantezi oluşumu benliğin bir işlevidir. Benlik, doğumdan itibaren fantezi oluşturabilme yeteneğindedir. Dürtülerin ve kaygının yönlendirmesiyle fantezi de ilkel nesne ilişkileri oluşturabilir.

Fantezi dürtülerin doyurulmasını hedefler, fakat aynı zamanda fantezilerin savunucu bir yönü de vardır. Bebeğin zihni geliştikçe fanteziler kaygılara karşı bir savunma işlevi üstlenirler, dürtüsel talepleri ketlemeye ya da kontrol etmeye çalışırlar ve aynı zamanda onarıcı istekleri de ifade edebilirler. Bilinçdışı fantezilerin varlığı bir hastalığın ya da gerçeklik duyumunun azalması anlamına gelmez. Bireyin psikolojik durumunu belirleyen şey, bilinçdışı fantezilerin doğası ve dış gerçeklikle nasıl ilişki içinde olduğudur. Robert’ın kurmuş olduğu fantezi dünyası dış gerçeklikten tamamiyle kopuktur. Ayrıca onun fantezi dünyası yalnızlığa, aşağılanmaya, ilişkilerdeki problemlere, ilişki kurma ihtiyacına karşı bir savunmadır. Fantezileri 3 yaşındaki çocuğun fantezileri gibidir. Kendini hükmeden konumuna koyması, savaşlar yaparak sürekli kazanması, mürettebatı koruması ile adeta çocuğun fantezilerini yansıtır. Burada bir tümgüçlülüğün varlığından da söz edilebilir.

Gerçek dünya ve fantezi dünyası karşılıklı olarak birbirini etkilemektedir.  Fantezilerin fazlalığı üzerinde durulması gereken bir problem olduğu gibi fantezilerin yokluğu da psikotik bir durumu yansıtmaktadır. Fanteziler görece bir bütünleştirme yeteneğinin varlığının göstergesidir ve agresyonun boşaltılmasını sağlar. Doyum fantezi dünyasında sağlandığı sürece yatırım hep iç dünyaya yapılır.

Fanteziden elde edilen tatmin, dış gerçeklikteki ve iç gerçeklikteki yoksunluğa karşı bir savunmadır. Ayrıca fanteziler başka fantezilere karşı da savunma işlevi üstlenebilirler. Örneğin manik fantezilerin asıl amacı altta yatan depresif fantezileri savuşturmaktır. Bölme, inkar, içe atma, yansıtma ve idealleştirme gibi savunma mekanizmaları bilinçdışı fanteziler aracılığıyla ifade edilirler.

Benlik ve Üstbenlik

Şizoid kişilerde benlik, altbenlik ve üstbenlik yapılanması tam oturmamıştır. Bu yapılanma ilkel bir yapılanmadır.

Şizoid kişilikte üstbenliğin ayırıcı tanısal belirtilerini saptamak güçtür. Bu kişiler düşünselleştirmeyi yoğun bir biçimde kullanırlar. Duygulanmak; zayıflığın, güçsüzlüğün ve yetersizliğin simgesidir. Korkmak, üzülmek, ağlamak veya bir sevgiye kapılmak onlara yakışmayan basit duygusallıklardır. Bu duygulanımlara kapılan kişiler güçsüz kişilerdir. Asıl güçlüler olaylara akılcı bir şekilde yaklaşan ve soğukkanlılıklarını yitirmeyenlerdir. Robert Daly de fantezi dünyasında soğukkanlılığıyla övgüleri toplamıştır.  Gerçek hayatta da diğer insanlara karşı oldukça soğuktur.  Duygulara karşı uzak durulması ilişkiye giden bir yolun engellenmesine yol açabilir.  Duygular küçümsendiği sürece bir ilişkinin başlaması mümkün değildir.  Bu kişiler duygularını ifade ederken bile onları düşünceye çevirmiş olabilirler.

Şizoid kişilik yapısındaki kişinin benliği çevre ile arasında bir uzaklığın sağlanmasında çok beceriklidir. Başkaları ile arasına uzaklık koymada oldukça değişik, bazen de akla gelmeyecek yolları denemede zorlanmaz. Oysa başkalarıyla birliktelik ve yakınlık gerektiren durumlarda güçlük yaşar. Böylesi durumlarda bile araya uzaklık koymada ustadır. Yine de bu kişilerin benlik yapılanması zayıftır.

Robert Daly’nin benlik yapılanmasına baktığımızda onun düşünebildiğini, plan yapabildiğini görmekteyiz. Fakat ilişkilerinde çok çabuk kırılması, hassas olması algılarında bir sorun olduğunu gösterebilir. Fanteziye yatırım yapmasından dolayı gerçekliği test etme yetisinin sınırda olduğu söylenebilir.  Daly’nin fantezi dünyası ve gerçek dünya birbirine çok yakın ve bu iki dünya arasında geçişler kolayca yapılabiliyor. Gelişmiş bir yapılanmada bu geçişler bu kadar kolay olmamaktadır. Fantezilerine karşı bir bastırma yapamaması da benliğinin zayıf olduğuna bir örnektir. Bastırmanın zayıf olması gerçekliğin bozulmasına da yol açıyor.  Robert Daly gerçekliğini fantezi dünyasında yaratıyor. Bundan dolayı Robert gerçek dünyada bir ilişkiye başlayamıyor ve bundan dolayı bir ilişki sürdüremiyor.  Bir diğer yandan Robert’in dünyasında gerçek ve fantezilerin isimleri de birbirine karışmış durumda. Oyundaki karakterler iş hayatında çevresinde olan kişiler ve oyundaki uzay gemisi de Callister ismini alarak yer değiştirmeye uğramadan, Star Trek dünyasından fantezi dünyasına aktarılmış.

Robert Daly’nin savunma mekanizmalarına bakıldığında ilkel savunma mekanizmalarını kullandığını görüyoruz. Bu da benliğinin güçsüzlüğünü göstermektedir.

Savunma Mekanizmaları

Benliği bütünleşmediği için bu kişiler ilkel savunma mekanizmalarını kullanırlar. Genellikle geri çekilme, yansıtma, içe atma, idealizasyon, değersizleştirme  savunma mekanizmalarını kullanırlar. Olgun savunma mekanizmaları arasında ise düşünselleştirme şizoid kişilerin çoğunun en belirgin tercihidir. Şizoid kişiler, bastırma gibi, duygulanımsal ve duyumsal bilgileri bloke eden mekanizmaları nadiren kullanırlar.

Dizide en net görülen savunma mekanizması geri çekilmedir. Kişi, başkaları ile ilişki kurmanın yol açtığı streslerden uzaklaşıp içsel fantezi dünyalarının içeriğine çekilirler. Gerçek hayatta insanlarla konuşmayıp oyunu oynaması, diziyi birçok kez izlemiş olması, iş hayatındaki zamanını odasında geçirmesi Robert’in geri çekilme mekanizmasını kullanmasına örnektir.

Dışsal etkilerden hemen etkilenen kişiler zengin bir içsel fantezi dünyası üretebilirler. Dışsal dünyayı sorunlara yol açan veya duygulanımsal yönden kişiyi beslemeyen bir alan olarak görebilirler.

Geri çekilme savunmasının en belirgin dezavantajı kişiyi kişilerarası sorun çözme süreçlerine aktif katılımından uzaklaştırmasıdır. Avantajı ise çarpıtmayı çok az düzeyde gerektirmesidir. Yani şizoid kişiler kendilerini, dünyayı yanlış anlayarak değil dünyadan çekilerek teskin ederler. Bu nedenle bu kişiler alışılmadık derecede duyarlı olabilirler. Kendi duygularını ifade etmekte zorlansalar da başkalarının duygularını algılamakta oldukça yetenekli olabilirler. Nanette’nin Shania ile konuştuktan sonra Robert’in ona değişen tavrı, düştükten sonra arkasından güldüklerini fark etmesi duyguları anlamadaki hassasiyetini gösterebilir.

 “Otistik fantezi” terimi de geri çekilme yerine kullanılmaya başlanmıştır. Otistik geri çekilmenin yaratıcı çalışmalara yüceltilmesi şizoid hastalarla yapılan terapinin birincil hedefidir.  

Robert’in yarattığı oyundaki tek kahraman kendisidir. Oyundaki bütün kötüleri kendisi yakalar, kritik kararları kendisi verir ve herkesi kurtarır. Oyun üzerindeki hâkimiyetinin bu kadar büyük olması tüm güçlülük savunma mekanizması kullandığını gösteriyor.

Robert yansıtmayı dışarıya değil daha çok oyundaki karakterlere uyguluyor.  Ofis çalışanı Packer’den kahve istemekte zorlanırken oyun içindeki Packer’den kahvesini çok rahat bir şekilde isteyebiliyor. Ayrıca oyunun yeni sürümünün ertelenmesi üzerine gerçek dünyada Walton’un onu azarlamasını fantezi dünyasına yansıtarak o dünyadaki Walton’a zarar veriyor. 

İçe atım, dışarıdaki bir nesnenin veya nesnenin bir parçasının Ya da nesnenin bir özelliğinin pozitif veya negatif anlamda içe alınarak zihinsel anlamda onun yaşatılmasıdır. Robert insanların DNA larını alarak onları fantezi dünyasına taşımış ve bir nevi içe atım gerçekleşmiştir.

Yansıtmalı özdeşim, Robert’in partnerinin fantezi dünyasında silik bir tip haline gelmesini sağlaması bir yansıtmalı özdeşimdir. Gerçek dünyada silik olan karakterini fantezi dünyasındaki Walton’a atarak sevilmeyen ruhsal ögeler içeride değil dışarıda Walton’dadır. Üst benliğin zalim dünyası Robert’ta yok. Var olan zalimlik de oyunun içerisindeki düşmanlara karşı uygulanıyor.

Star Trek’e olan sevgisini idealizasyon, fantezi dünyasında insanlara davranışlarını değersizleştirme olarak gözlemleyebiliriz.

Robert’ın kişilik yapılanmasının bozukluğuna bakarak gerçekliği inkâr etme derecesinin şiddetli olduğunu görmekteyiz. Buna bakarak ilkel inkâr mekanizmasını kullandığını söyleyebiliriz.

            Gerçek dünya ve fantezi dünyasının birbirinden çok farklı olması bölmenin büyüklüğünün ispatı gibidir. Bu iki dünya her şeyiyle birbirinden o kadar farklıdır ki iyi ve kötü ayrımını gözle görülür hale getirmiştir.

Robert, oyunun içerisine aldığı karakterleri bir neden yüzünden, gerçekte kendisine kötü davranıyorlar, oyuna dâhil ettiği için ilkel düzeyde bir mantığa büründürme uyguluyor olabilir.

Nesne İlişkisi

            Şizoid kişilerin yaşadığı birincil ilişkisel çatışma “yakınlık ve uzaklık” “sevgi ve korku” meseleleriyle ilgilidir. Çift değerlilik bağlanma ilişkilerinde ön plandadır. Bir yandan diğer kişilere yakın olmaya büyük bir özlem duyarlar öte yandan sürekli olarak diğer kişilerin onları yutacağı tehdidini yaşarlar; bir yandan güvenliklerinden ve ayrı bir halde olduklarından emin olmak için diğer kişilerle aralarına mesafe koymaya çalışırlar. Öte yandan yabancılaşma ve yalnızlık duygularından şikayetçi olabilirler. Robert ofistekilerle normalde mesafeli olmasına rağmen fantezisinde mürettebatı olarak yanında tutmaktadır. İletişimi sürekli fantezisinde kurmaktadır. Buna rağmen yakınlık ve uzaklık oyunun içerisinde hep onun kontrolünde olan bir şey. İstediği zaman oyuna girebiliyor veya oyundan çıkabiliyor.

            Gundtrip “Şizoid kişi, diğer bir kişiyle bir ilişkinin ne içinde bulunabilir ne de dışında bulunabilir, her iki durumda da çeşitli şekillerde hem kendisini hem de nesnesini kaybetme tehlikesini yaşar.” Demiştir. Nanette ile olan ilişkisi bu nesne ilişkisinin örneği olabilir.

            Robbins bu nesne ilişkisini şöyle özetlemiştir: “Yalnızım yaklaş bana; ama benden uzak dur işgal edilmekten korkuyorum.”

            Bazı şizoid kişiler, ulaşılabilir cinsel nesnelere muğlak bir kayıtsızlık hissederken ulaşılamaz cinsel nesnelere büyük bir özlem duyarlar. Şizoid kişilerin partnerleri ise bu kişilerin sevişirken mekanik veya o andan kopuk olduklarından şikâyet ederler.

            Başlangıçta bebeğin benliği bütünleşmemiş ve örgütlenmemiştir. M. Klein bunu erken benlik olarak tanımlar. Olgunlaşmamış benlik, doğumdan itibaren, yaşam ve ölüm dürtüsü arasındaki çatışmanın ortaya çıkardığı kaygılara maruz kalır. Ölüm dürtüsünün ürettiği kaygıyla karşılaşılan benlik ölüm dürtüsünün yönünü değiştirir. M. Klein bu yön değişikliği kısmen yansıtmayı, kısmen de ölüm dürtüsünün saldırganlığa dönüşümünü içerir. Benlik kendini böler ve kendisinin ölüm dürtüsünü içeren kısmını dış nesneye yansıtır. Bu bölümde ölüm dürtüsünden çok yıkıcılık ön plandadır. Yıkıcılık diğer karakterlere yansıtılmış ve ölüm oyundaki karakterler tarafından istenir hale gelmiştir. Yıkıcı olan nesneler dışarıda kalmıştır.

Nanette Cole

            Nanette karakterine baktığımızda benlik yapılanmasının güçlü olduğu görülmektedir.  Gerçek dünyada insanlarla ilişki kurabilmesi, kendisini dış dünyadan soyutlamaması ve örnek aldığı insanlarla çalışmak isteyerek özdeşim kurma çabasına bakarak bunları söyleyebiliriz. Gerçek dünyada diğer insanlara karşı çekingen tavrını, yeni bir çevreye girdiği için ilişki kurma adımları olarak yorumlayabiliriz. Fantezi dünyasında yer alan Nanette daha cesur ve daha asi görülebilir.  Oyunun içindeki Nanette kendisini esir alınmış gibi hissederek daha cesur ataklar yapabiliyor fakat görüyoruz ki gerçek dünyadaki Nanette de bir zorlukla karşılaştığında bunun üstesinden cesurca gelebiliyor. Oyundaki Nanette gerçek Nanette’e şantaj yaptığında, gerçek olan Nanette patronunun evine gidip istenileni yapıyor. İki ayrı dünyadaki Nanette arasındaki farkların az olması da benlik yapılanmasının güçlü olduğunu göstermektedir.

            Robert’e karşı gelen ve başarılı olan kişinin Nanette olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu iki karakterin birbirine benzer olması dikkat çekmektedir. Nanette, Robert’in çalışmalarına hayran olan ve onun çalışmaları hakkında bilgi sahibi olan birisi. Oyunun içindeki diğer karakterler Robert’e karşı çıkmak için bir girişimde bulunmazken Nanette geldiği ilk andan itibaren oyunun içerisinden kurtulmaya çalışmıştır. Bilgisi, cesareti ve diğer karakterlere liderlik edebilmesi sayesinde de Robert’in oyunundan kaçabilmiş ve başarılı olmuştur. Güçlü kişiliği sayesinde elde ettiği özgür hayatta, takımın lideri olmaya da hak kazanmıştır.

 

Sonuç

            İzlediğimiz bölümde verilmek istenilen mesaj, kişi gerçek dünyanın yıkıcılığından kaçıp fantezi dünyasına yatırım yapsa dahi, yıkıcılığı kendinde bulundurduğu için gelecek zararlardan kaçamayacaktır. Robert karakteri her ne kadar fantezi dünyasında kendisini kahraman yapmaya çalıştıysa da, oyundaki karakterlere olan tavırlarıyla kötü adam olmuş ve bu dünyadaki sorunlardan kaçamayışı onun gerçek dünyada da sonunu getirmiştir. Psikanalitik açıdan bakıldığında şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler gerçek dünyadaki kötülüklerden kaçmak için fantezi dünyalarına çekilirler. Bu geri çekilme izlediğimiz bölümde bir oyun haline getirilmiş ve karakter bu dünyada yaşamaya başlamıştır. Benlik yapılanmasının güçsüz olması sonucu Robert gerçek dünya ve fantezi dünyasını birbirine karıştırır hale gelmiştir. Oyun dünyasındaki karakterlerinin bilincinin olması ve Robert’in tahakkümünden kurtulma isteklerinin başarıya ulaşması Robert için yıkımı getirmiştir. Fantezi dünyası yani oyunun içindeki dünyanın çökmesi sonucu Robert’in gerçek dünyası da çökmüştür.

Kaynakça

Lelord, F., & André, C. (2016). "Zor Kişilikler"le Yaşamak (25. Baskı). Rıfat Madenci (Çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.

McWilliams, N. (2014). Psikanalitik Tanı (6. Baskı). Erkan Kalem (Çev.). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Odağ, C. (2017). Nevrozlar-1. İzmir: Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Eğt. Hiz. Yayınları.          

Terbaş, Ö. (2016). Rüyalardan Gerçekliğe Psikanaliz ve Sanat. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.