• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

PSİKİYATRİK İLAÇLAR BAĞIMLILIK YAPAR MI?

PSİKİYATRİK İLAÇLAR BAĞIMLILIK YAPAR MI?

Bu soru psikiyatrik ilaç kullanmaya başlayanların sık sorduğu sorulardandır. Hatta bu sorun aklına takıldığı için ilaç kullanmaya başlamayan ya da ilacını bırakan hastalar vardır.  Öncelikle psikiyatrik ilaçlar psikiyatrist denetiminde kullanılırsa bağımlılık yapma riskleri çok düşüktür. Psikiyatristler bir ilaca, bağımlılıktan çok hastalığın bir gereği ise uzun süre devam edilmesini önerirler. Psikiyatrik tedavilerin uzun süreli olması da hastaların aklına “Bağımlı mı olacağım?” sorusunu getirebilmektedir.

HANGİ İLAÇLAR BAĞIMLILIK YAPAR?

Psikiyatrik ilaçların çoğu bağımlılık yapmaz. Bağımlılık riski olan ilaçlar özel bir reçetelendirme sistemine dahildir. Doktorlar bu ilaçları yeşil ya da kırmızı reçeteye yazarak hastaya verirler. Bağımlılık yapabilecek dört grup psikiyatrik ilaç vardır.

Birinci grupta dikkat eksikliği ve hiperaktivite hastalığı olan çocuklara önerilen ilaçlar (metilfenidat) vardır. Bu ilaçlar kırmızı reçete ile alınırlar. Bunlar zaten ebeveyn ve öğretmen kontrolünde verildiği ve dozları çocuklara zarar vermeyecek biçimde ayarlandığı için bağımlılık sorunu ile daha az karşılaşılır.

İkinci gruptaki ilaçlar kaygı gidericilerdir (alprazolam, diazepam, klonozepam, lorazepam). Asıl dikkat edilmesi gereken grup bu olduğu için aşağıda daha detaylı bir biçimde bilgi verilecektir.

Üçüncü grupta bir antidepresan olan tianeptin vardır. Uzun yıllar kolaylıkla kullanılabilen farklı bir antidepresan olarak piyasada bulunan tianeptin geçen yıllarda kötüye kullanılmıştır. Bazı madde bağımlılarının ilacı uyuşturucu madde gibi ve farklı yollarla kullanmaya başlaması ile bu ilaç da yeşil reçete ile satılan ilaçlar grubuna katılmıştır. Antidepresan olarak kullanılması ve ağızdan alınması sırasında bağımlılık ile ilgili bir sorun çıkmamaktadır.

Dördüncü grupta bazı psikiyatrik ilaçların yan etkilerini gidermek için kullanılan biperiden vardır. Bu ilaç da tianeptin gibi madde bağımlılarının eline geçmesin ve kontrollü kullanılsın diye yeşil reçete ile satılmaktadır. Psikiyatrik tedavi sırasında biperiden kullanımı ile ilgili bir bağımlılık çıkma oranı çok düşüktür, yeşil reçete ile satılmalarının asıl nedeni madde bağımlılıarının eline geçmesini engellemektir.

KAYGI GİDERİCİLER HANGİ DURUMLARDA ÖNERİLİR?

Kaygı giderici ilaçlar üç durumda kullanılırlar.

Birinci durum kişinin kısa sürede geçeceği öngörülen bir kaygı ve huzursuzluk durumunda olmasıdır. Böyle bir rahatsızlık varsa yalnızca kaygı giderici ilaçlar önerilir ve kaygılı durum ortadan kalkınca ilaç kesilecek biçimde kullanımı ayarlanır. Böyle bir rahatsızlık döneminde kaygı gidericilere karşı bir bağımlılık gelişmesi olasılığı düşüktür. Çünkü ilaç hem düşük dozlarda hem de kısa süreli kullanılır.

İkinci durum kişinin sıkıntısının uzun süredir var olması ve geçici olmadığı kanaatinin bulunmasıdır. Uzun süreli kaygı bozukluklarında asıl tedavi antidepresanlarla yapılır. Antidepresanların etkisi yavaş başladığı için tedavinin başında kaygı gidericilerle birlikte önerilirler. Amaç kişinin yaşam kalitesinin çabuk düzelmesini, psikiyatrik belirtilerinin çabuk hafiflemesini sağlamak ve böylelikle yaşamını sürdürmesine destek olmaktır. Tedavinin ilerleyen günlerde antidepresanın kaygı giderici etkisi ortaya çıkınca diğer kaygı giderici ilaçlar azaltılarak kesilir.

Üçüncü durum hastanın kaygısının uzun süreli ve çok şiddetli olmasıdır. Bu durumda kaygı gidericiler tedavinin bir parçası olarak uzun sürelerle kullanılabilirler. Fakat bu süreçte kaygı gidericilerin azaltılabileceği ihtimali ortaya çıktığında ilk önce bırakılacaklar arasındadırlar. Kaygı durumu çok ağır ise hastaların hastaneye yatırılarak da tedavileri düzenlenebilir.

KİMLER İLAÇ BAĞIMLILIĞI RİSKİ TAŞIR?

Bağımlılık riski olan ilaçları psikiyatristler –her ilaçta olması gerektiği gibi- hastayı değerlendirdikten ve muayene ettikten sonrasında reçete ederler. Kişinin ilaç bağımlılığına yakalanma riski var ise sıklıkla bu tür ilaçları önermezler. Farklı seçenekleri gündeme getirirler. İlaç bağımlılığı genellikle bir bağımlılık geçmişi (alkol, uyuşturucu madde gibi) olan hastalarda görülür.

Bağımlılığın başlı başına bir hastalık olduğu ve bir tedavisi olduğu unutulmamalıdır. Bağımlılıkları olan kişiler bağımlı oldukları maddeler ya da ilaçlar onlara zarar veriyor olsa da bunları kullanmaya devam ederler. Bu maddelere ve ilaçlara ulaşmak için yoğun çaba harcarlar, bu çaba yaşamlarının merkezine oturmuştur. Eğer bu ilaçlara ulaşamazlarsa yoğun sıkıntı yaşarlar ya da yaşayacaklarına inanırlar.

KAYGI GİDERİCİLERİ YÜKSEK DOZDA KULLANMANIN ZARARLARI?

Bir diğer bağımlılık sorunu ilacı psikiyatristin önerdiği biçimin dışında kullanmaktır. Eğer hasta, kaygısını hızlı azaltıyor diye kaygı gidericilere yüklenirse başlangıçta kaygısı azalır ama sonrasında bu ilaçlar olmadan kaygısının azalamayacağına inanmaya başlar. İlacı önerilenden yüksek dozda ve uzun sürede kullanmak ilaca tolerans gelişmesine neden olabilir. Bir süre sonra ilacın eskisi kadar etki etmediğini hisseden hasta dozu artırmaya çalışır.

İLACI YANLIŞ KULLANMA VE YANLIŞ BİÇİMDE BIRAKMANIN YARATTIĞI SORUNLAR

Bazen hastalar bağımlı olduklarını düşünerek ilaç tedavisini kesebilmektedir. Psikiyatriste danışmadan ilaç tedavisini bırakmayı düşünen hastalar ya ilacı aniden kesmekte ya da bir iki gün ara vererek kulanabilmektedir. Psikiyatrik ilaçların nasıl bırakılacağı mutlaka psikiyatriste danışılarak öğrenilmelidir. Bunun yanında psikiyatrik ilaçlar genellikle aniden bırakılmaz. Sıklıkla doz yavaşça düşülür ve ilaç kesilir. Ama bunun nasıl olacağı da ilaca ve hastalığa göre değişir. Diğer yandan psikiyatrik ilaçların çoğu düzenli kullanımda fayda verirler. Başlangıç ve sonlanış aşamalarında doz yavaşça değiştirilir. Bu nedenlerle bir iki gün ara vererek ilaç kullanmak hem hızlı başlangıç hem de hızlı kesme anlamına geldiğinden hastayı daha çok sarsar. Genellikle hastalar bırakma döneminde psikiyatride “kesilme belirtileri” denen bu yan etkileri yaşadıklarında “Ben bu ilaca bağımlı oldum galiba?” endişesini yaşayabilmektedir. Halbuki sorun bağımlılık değil ilaç kullanımının yanlış olmasıdır.

PSİKİYATRİK TEDAVİDE YALNIZCA İLAÇ İLE ÇÖZÜM ARAMANIN SAKINCALARI

Psikiyatrik tedaviler yalnızca ilaç ile yapılamaz. Yalnızca ilaç kullanarak iyileşeceğini uman hastalar sıklıkla hem uzun süre ilaç kullanırlar hem de tam iyileşme yaşayamazlar. Psikiyatrik tedavilerde ilaç; kişinin yaşamını sürdürebilmesi, psikiyatrik belirtilerin kişinin kendi çözümlerini bulmasını engellememesi, belirtileri kötüleşmemesi ve tedavi sonunda tamamen iyileşebilmesi için önerilir. İyileşme sürecinde ilaçların desteği var iken kişinin kendi üreteceği çözümler kalıcı iyiliği getirir. Bu süreçte psikoterapi görmek ve hastalığa uygun bir psikoterapötik tedavi almak tedavinin kalitesini ve kalıcılığını artırır. Eğer hastalar iyileşmelerini yalnızca ilaca bağlar ise ilacı bırakmakta zorluklar yaşarlar. İlacı bıraktıklarında yeniden hasta olacaklarından korkarlar çünkü kendi içlerinde iyileştiklerine dair güven yaratıcı gelişmeler olmamıştır. Böyle bir durum ilaca karşı psikolojik bir bağımlılık gelişmesine ve ilacın bırakılamamasına neden olur.