AİLE İÇİ ŞİDDETTE BABANIN ROLÜ
Çocuğun normal gelişimin streslerine ve güçlüklerine katlanabilmesi için dışarıdan (anne-bebek ikilisinin dışında) birine gereksinimi vardır. Bu kişinin, çocuğun ilişkilerle ilgili olarak neler yaşadığını düşünebilme, kavrayabilme ve geribildirimde bulunabilme yetisine sahip olması gerekir. Çocuk bu süreci içselleştirir ve özdeşim yapar. Bazen anne çocuğa onun psikolojik kendiliğiyle ilgili algısını iletmekle kalmaz, çocuğun kendisiyle (anneyle) ve diğer kişilerle ilişkisi hakkında da iletişimde bulunabilir. Ancak, anne bu bağımsız bakış açısını sürekli olarak sunamayabilir. Bunun olası nedenleri, Winnicott’un (1958) birincil annesel uğraş (primary maternal preoccupation) dediği durumun sürmesi ya da daha patolojik olarak annenin kendi geçmişindeki örselenmelere saplanmış olması veya annenin güncel sorunları (depresyon, fizik hastalık, vb.) olabilir. Bu durumda, babanın oynayacağı rol, çocuğun kendisini nesneyle ilişkide algılayabilme yetisinin gelişmesi için gereklidir. Babanın buradaki işlevi, ilişkilerde çocuğun kendi yerini, çocuğa kavratmaktır. Bunun eksikliği, yine aynı biçimde psikolojik kendiliğin gelişmesini sekteye uğratır ve saldırganlığa neden olabilir.
Saldırgan davranışları olan birçok olguda, çocuğun kimliğinin anneden yeterince ayrılamadığı, kimlik sınırlarının belirsiz ya da yetersiz kaldığı görülmektedir. Bu durumda:
- çocuk birincil ilişki üzerinde düşünemez, düşünsel izlenimler üretemez,
- kendilik duygusu kırılgandır ve kolayca tehdit altına girer,
- saldırganlık, başkalarıyla ilişkisinde, bireyin var olduğunu hissettiği tek yol haline gelir.