BÖLME
Bölmenin en açık görünümü, dışarıdaki nesnelerin “bütünüyle iyi” ve “bütünüyle kötü” olarak ikiye ayrılması ve bununla beraber bir nesnenin tamamının aniden bir uçtan bir uca iki bölüm arasında yer değiştirebilmesidir. Belli bir kişi ile ilgili duygular ve düşünceler, birdenbire ve tamamen öncekinin zıddı haline dönüşür. Bu salınım, bölme düzeneğinin başka bir dışavurumudur.
Tanı görüşmesinde, terapistin algılamasındaki ya da hastanın kendini algılamasındaki ani değişimler ya da aynı konuya verilen birbirine zıt tepkilerin bütünüyle birbirinden ayrılması seansta etkinleşen bölme düzeneklerini yansıtır. Kendilik imgesindeki ya da nesne tasarımlarındaki çelişkili yönler vurgulandığında hastanın kaygısında gözlenen artış, bölme düzeneğinin kullanıldığını gösterir. Kendilik ve nesne tasarımlarının bu tür çelişkili yönlerine açıklık getirme, bunlarla yüzleştirme ve bunları yorumlama girişimleri, seanstaki etkileşiminde bölme düzeneğini etkinleştirir.
Klinik Örnek:
Sınırda kişilikler bölmeyi grupların içine girdiklerinde etkinleştirirler. Örneğin bir klinikteki doktorları kötü, hemşireleri iyi gören bir hasta bu iki grubu birbirine düşürebilir. İyi olarak gördüklerini ülküleştirirerek överken kötü olarak gördüklerini aşağılar. Kötü olarak gördüğü doktorlardan korktuğu için onları kötü ve saldırgan görerek kendisine yaptıkları şeyleri zulüm olarak yorumlar. Klinik çalışanları kendilerini bu çalkantıya kaptırırsa hastanın iyi gördüğü ve iyi davrandığı hemşireler onu savunurken hastanın kötü gördüğü ve kötülediği doktorlar onu suçlarlar. Sonuçta sınırda hasta iç çatışmalarını yansıtmış ve hemşireler ile doktorlar bu ögelerle özdeşleşmiş olurlar.
Sınırda hasta iç dünyasındaki iyiyi korumak için bölmeyi kullanır. Benliği henüz iyiliğin gücünü egemen kılamamış, dürtülerini egemenliği altına alamamıştır. Benlik bütünleştirme ve sentez işlevlerini kullanamaz.
Bir diğer önemli nokta bölme ve yandaşlarını kullanan hastanın savunmalarının yönünde aktif bir biçimde hareket etmesidir. Bu hastaların manipülasyon yapma gücü vardır. İçlerindeki kötüyü boşaltma dürtüsü onları eyleme dökmeye zorlar. Kendisini kötü hissettiğinde bu hasta bir doktorla kavga eder ya da bir doktorla arası kötü olan bir hemşireyi seçip gidip onun içine hissettiği kötülüğü boşaltır.
Şefkat vermek istediğinde, bir doktorun eleştirisine maruz kalmış ve şefkate ihtiyacı olan bir hemşire bulur. Ya da şefkat görmek istediğinde doktorların şefkatsiz olduğunu anlatan bir hemşireden şefkat alır. Sonuç olarak bölme sürekli olarak tüm ilişkileri belirler ve yönetir. Böylelikle içinden çıkılmaz bir durum yaratır.