• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

PSİKOTERAPİNİN TANIMI

PSİKOTERAPİNİN TANIMI

Psikoterapi, çok geniş anlamda, ruhsal yollarla yardım ve iyileştirme demektir. Bu tanıma göre bütün eğindirim (telkin), inandırma (ikna), davranışı ve kişiliği değiştirme yolları psiko­terapi teriminin kapsamına girebilir. Hastayı rahatlatmak için yapılan bir dua, verilen bir muska, düzenlenen bir ilkel tören de psikoterapi sayılabilir. Ancak, hekimlikte ve ruhbilimde kul­lanılan anlamıyla psikoterapi deyince, çağdaş ruh hekimliği ve ruhbilim bilgilerine dayanan, hasta ile karşılıklı ilişki ve iletişi­mi kullanan bir takım uygulamalar anlaşılır. Çağdaş ruh he­kimliğinde kullanılan yöntemlerin ve araçların tümü henüz bütün açıklığı ile tanımlanmış ve her bilim çevresinde benim­senmiş sayılmaz.

Psikanaliz bile kimi bilimsel çevrelerde bir psikoterapi yön­temi olarak yadsınabilmektedir. Örneğin İngiltere'de tanınmış psikolog Eysenck ve izleyicileri, eski sosyalist ülkelerdeki ruh hekimleri ve daha birçok hekimler Freud'un psikanaliz kura­mını benimsememişler, yadsımışlardır. Ancak, burada genel görüş ayrılıkları söz konusudur. Her bilimsel akımın tuttuğu bir yol, yeğlediği bir yöntem bulunabilir. Bilimin gelişmesi için bu gereklidir. Görüş ve uygulama ayrılıklarından yeni yeni gö­rüşler ve yöntemler ortaya çıkmakta, uygulamada daha bir ger­çeklik ve esneklik kazanılmaktadır.

Freud'un kendisi psikanalitik kuramda bir çok değişiklikle­re gerek görmüş, kuramını değiştirmiş, geliştirmişti. Freud'dan ayrılan birçok tanınmış psikanalist psikanalitik kurama ve uy­gulamaya önemli katkıda bulunmuşlardır. Örneğin Jung, Adler, Rank, Horney, Klein ve izleyicileri, Sullivan, Erikson, Kohut ve daha bir çoklarını sayabiliriz.

Son 20-25 yılda "özbenlik" ya da "kendilik" (self) psikolojisi özellikle genç kuşaklar arasında giderek artan bir ilgi görmektedir. Bu gibi akımları iyi anlayabilmek için Freud'un te­mel kavramlarını iyi bilmek gerekir.

Psikoterapilerin sınıflandırılma­sı bize bütün psikoterapi türlerine kuşbakışı bakmak olanağını vermektedir. Psikoterapi sınıflandırma­sını yaparken hangi açıdan baktığımıza önem vermemiz gerekir. Örneğin sağaltım durumunun biçimi ve yapısına göre bireysel psikoterapi dediğimizde, ne tür bir kuramsal dizgeye (sisteme) göre uygulandığı sorusu ortaya çıkmaktadır. Bu, destekleyici, bastırıcı bireysel psikoterapi olabileceği gibi, derinliğine araştırıcı psikanalitik bir sağaltım da olabilir. Grup psikoterapisinde de analitik ya da destekleyici bir yol tutulabi­lir. Bu türlerden her birinin de ayrı ayrı alt türleri olup bunları burada belirtmeye gerek görülmemiştir.

Birçok yayında özel teknik ve araçların birer psikoterapi türü olarak sıralandığını görülür. Aslında kavramsal açıdan bu tür sıralamalarda bir aksaklık vardır. Örneğin uyutum (hipnoz) bir psikoterapi türü değil, değişik psikoterapi tür­lerinde kullanılabilecek bir tekniktir. Uyutum (hipnoz) destek­leyici, bastırıcı, derinliğine araştırıcı amaçlar için kullanılabilir. Bunun gibi eğindirim (telkin), inandırma (ikna), güvence ver­me (reassurance), güdümsüz görüşme yöntemi (nondirective technique) vb birer psikoterapi türü olmayıp, ancak araç ve yöntemlerdir. Psikotrapi türlerinin özetlendiiği bölümde görüldüğü gibi psikoterapide kullanılan araçlar daha çok şu ya da bu tür için yeğlenebilir; fakat genellikle her tür sağaltımda bu araçların herhangi biri, yeri ve sırası gelince kullanılabilir. Örneğin, en koyu geleneksel bir psikanalizde bi­le gerekince eğindirim, rehberlik, yol gösterme kullanılabilece­ği gibi destekleyici psikoterapide de bir düş yorumlaması yapı­labilir.

Prof. Dr. M. Orhan Özrütk’ün “Psikanaliz ve Psikoterapi” adlı kitabından uyarlanmıştır.